Loading

Mümin Sekman’dan Yolun Başındakilere 10 Başarı Tavsiyesi!

Başarı yolunda ilerlerken trafik levhaları gibi, bazı sosyal başarı işaretlerini iyi okuyabilmek gerekiyor. Bu bir tür başarı okur yazarlığıdır. Bu yazının konusu, başarı yolunda unutulmaması gereken 10 temel kural.

İnsanlar hayatlarını yapılması gerektiği halde yapmadıkları ve yapılmaması gerektiği halde yaptıklarıyla şekillendirir. Hayatları son şeklini aldığında da, suçu üzerine atacak birini ararlar!

Bu durumlarla karşılaşmamak için başarının bazı temel kuralarını ihlal etmemek gerekir. Başarı kuralları da yasalara benzer. Güçlerine göre; anayasa, kanun ve yönetmelikler gibi ayrı “güç ve etki dereceleri” vardır. Anayasa hükmünde bir kuralı ihlal etmek, tek seferde çok sayıda doğruyu götürür. Yönetmelikler ise, daha göz ardı edilebilir sonuçlar doğurur.

Bugün, başarı yolunda ilerlerken akılda tutulması gereken bazı kuralları anlatmak istiyorum. Ünlü bir yazar “yaşamak kalabalık önünde keman çalmak, keman çalmayı da, keman çalarken öğrenmektir” demişti.

Çoğu insan başarıyı deneme-yanılma yoluyla öğrenir ama bu yüzden hayatı “deneme tahtası”na döner. deneme yanılma hayatı öğrenmenin en iyi değil en ucuz ama en zorlu yoludur. Bu yonun tersine gidip; önce öğrenip, sonra deneyip, daha az yanılabiliriz!

Ben de yolun başındayken bazı kurallar belirledim ve onlara sıkı sıkıya uydum. Onları bu yazıda paylaşacağım. İşte benim de yolumu aydınlatan “kulağa küpe” 10 kural.

1- İŞİNİZİ BAŞKASI GÖRMESE DE İYİ YAPIN!

Başkası görmediği zaman işinizi ne kadar iyi yapıyorsanız, iş hayatındaki gerçek değeriniz o kadardır. STFA’yı kuran Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya iş prensiplerini açıklarken, ‘Döktüğünüz beton toprağın altında kalsa bile güzel olmalı’ demişlerdi. Başkası övmese de, başkası görmese de işinizi en iyi şekilde yapmaya çalışın. İşinizi iyi yapma dereceniz, maaşınızın karşılığı değil, karakterinizin yansımasıdır.

Zirvedekiler de bir zamanlar yolun başındaydılar ve onlar da ‘az maaşa’ çalışıyorlardı. Eğer ‘bu kadar ekmeğe bu kadar köfte’ deyip, maaşları kadar çalışsalardı hiçbir zaman yükselemezlerdi. Başlangıçtaki dengesizlikler ve haksızlıklar, başarı kazandıktan sonra fazlasıyla telafi edilecektir. Başarıya güvenin!

2- HAK EDEN DEĞİL, HAREKET EDEN KAZANIR!

Dürüst ve iyi kalpli bir insan olmak başarı için iyi olabilir ama tek başına yeterli değildir. İyi insan olmak kadar, etkili insan olmak da gerekiyor. İsmet Paşa’nın deyişiyle, “Namuslular da en az namussuzlar kadar” cesur ve atak olmak zorundadır. Birçok insan sırf “iyi insan” olduğu için “başarılı olmayı” da ‘otomatikman’ hak ettiğini düşünür. Elde edemeyince de hayal kırıklığı içinde suçlamaya ve söylenmeye başlar.

“İyilikten kaybettiğini” söyleyerek dolaşan milyonlarca insan var. Bunu nasıl ölçtükleri de çok tartışmalı. Yeteneksizlikten, tembellikten veya sistemsizlikten dolayı başarısız olan çoğu insan kendinin “iyilikten kaybettiğini” düşünüyor!

İyi insanda ‘iki iyi’ bir arada olmalıdır; karakter olarak iyi insandır ve kabiliyet olarak da işini en iyi yapanlardandır. Biri eksikte, o kişi tam iyi değildir. “Temiz kalpli kabiliyetsizler” familyasından olmayın lütfen.

3- HER ALANDA BİR ŞEYLER BİLİN, BİR ALANDA İSE HER ŞEYİ BİLİN!

“Bildiğim bir şey varsa, hiçbir şey bilmediğimdir” şeklindeki Sokrates sözünü, çoğu insan kullanır ama bunu bilmek bir işe yaramaz. Günümüze o kadar çok bilgi var ki, neyi bilmediğini bilmek anlamsız. Günümüzün erdemi, neyi bilmesi gerektiğini bilmek. Hatta bunun üstüne bir de, neyi bilmemesi gerektiğini bilmek. Bilgi bolluğu, seçici öğrenmeye zorluyor. Şadece bugün tüm internette üretilen bilgileri öğrenmeye kalksanız bile ömrünüz yetmez. İtfaiye hortumundan su içmeye çalışanlar gibi dağılırsınız!

Thomas Henry Huxley’e göre insanın ideal bilgilenme politikası şu olmalıdır: “Her alanda bir şeyler bilin, bir alanda ise her şeyi bilin.” Bu otodidakt insanlar için harika bir stratejidir. Her alanda bir şeyler bilerek, genel kültürünüzü artırırsınız. Bir alanda her şeyi bilerek, mesleki bilgi sahibi olursunuz. Bil alanda her şeyi bilmek geçiminizi sağlar, her alanda bir şeyler bilmek ise kaliteli bir kültürel seviye sahibi yapar. İkisine bir arada ve yeterince sahip olursanız başarıya da ya(t)kın olursunuz.

4- YAPAMAYACAĞINIZ ŞEYLER, YAPABİLECEKLERİNİZİ ENGELLEMESİN

Bazı şeyler kontrolümüzde değildir. Enerjinizi, değiştirebileceğiniz noktalara yönlendirin. Vehbi Koç’un çalışma odasına astığı cümle aklınızda bulunsun: “Tanrım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirecek cesareti, değiştire-meyeceğim şeyleri kabullenecek sabrı ve ikisini birbirinden ayıracak aklı ver!”

5- BAŞARMAK  ŞAŞIRTAN SONUÇLAR ALMAKTIR.

Başarmak, kendinizi ve çevrenizdekileri şaşırtacak sonuçlar almaktır. Skor tabelanızda yazan en son sonuç, sizi ve çevrenizdekileri şaşırtmıyorsa, kariyer patinajı yapıyorsunuz demektir. Neyi yapabilmiş olsaydınız, insanlar olumlu anlamda şaşırırdı? Hayatınızı birkaç beden büyütseydiniz nasıl bir görünüm kazanırdı? Başarınızdan sıkılmaya başladıysanız, bu bir süredir ‘daha büyüğünü’ yapabilmek için sınırlarınızı zorlamayı bırakmanızdan olabilir.

6- AMERİKALI GİBİ DÜŞÜN, TÜRK GİBİ BAŞLA, İNGİLİZ GİBİ BİTİR

Her toplumun karakteristik bir özelliği, başarı ile örtüşür. Amerikalılar, düşünme endüstrisinde iyidir. Japonlar detaylı işleri sabırla planlar. Biz Türkler, göçebelik geleneğimizle çevik bir şekilde eyleme geçeriz. Almanlar disiplinleriyle ünlüdür. İngilizler ise Hatice’ye değil, neticeye bakarlar. Bu ülkelerin tipik özelliklerinden hareketle bir başarı formülü üretirsek; Amerikalı gibi düşünün, Japon gibi planlayın, Türk gibi başlayın, Alman gibi sürdürün, İngiliz gibi bitirin.

7- GENİŞ DÜŞÜN, DAR BAŞLA, ÇABUK BİTİR.

İş dünyasındaki başarı profesyonellerinin temel ilkelerinden biri budur. tasarım aşamasında etraflıca düşün, eyleme geçeceğin zaman cepheyi daralt, işe başladıktan sonra sürünceme kamaması için çabuk bitir.

Başarısız insanların çoğu bu ilkenin tersini yapar; dar düşünür, geniş başlar ve geç bitirir. Panoramik düşünme yetenekleri gelişmemiş insanlar bir projeyi etraflıca düşünemezler. Bir işi her yönüyle planlamayınca, süreç içinde çoğu şey sarpa sarar. Sonuçta o iş bitmez ve başarısız olunur.

8- BAŞARISIZLIĞINIZI İLK GÖREN, BAŞARINIZI İLK UNUTAN SİZ OLUN!

Başarı, insanın üzerine tutulan spotları artırır. Bu da sıklıkla insanları ‘daha iyi görmek’ yerine, ‘daha iyi görünmek’ çabasına iter. Başarılı kariyerler, böyle bir tutumla birleşince kafese dönüşür. Oysa başarı şöhretle değil, başarıyla beslenir. Başarılı olmak, evde balina beslemeye benzer, balinanın canlı kalması için her gün onlarca küçük balık yakalamak zorunda kalırsınız! Başarın getirdiği egoyu yönetmek için, başarınızı ilk unutan siz olun. Sonuç alın, sevinin, unutun. Tekrar görev üniformanızı giyip en başa dönün.

9- UMUTLARINIZI YÜKSEK SABİT GİDERLERİNİZİ DÜŞÜK TUTUN!

Türkiye gibi, ekonomik ve siyasi zemini ‘kaygan’ ülkelerde başarılı olmak isteyenlerin, daima aklında tutması gereken kural şudur: “ Umutlarını yüksek, sabit giderlerin ise düşük tut!” Bu da “ihtiyatlı iyimserlik” demektir.

Aşırı kötümserlik, bazen haklı çıksa da, insanın kanını kurutup eylem yeteneğini felç ettiği için işe yaramaz. İnsanın ayakları yerden kesik iyimserlik ise, elde olanı da kaybetmeye neden olur. O halde, bir atasözünü uyarlayacak olursak, “en iyiyi um, en kötüye hazırlıklı ol, aradaki gelişmeleri kullan!”

10- SUYUN HAREKETİNİ DOĞRU OKUYUN

Eski bir bilge(*), bir gölün kenarında oturup aylarca onu izlemiş. İlkbahar yağışlarıyla sularının yükseldiğini, yaz sıcağıyla suların buharlaşıp uçtuğunu görmüş. Hayat üzerine derin bir ders çıkarmış, “Sular yükselince balıklar karıncaları yiyor, sular çekilince karıncalar balıkları!” Uzun vadede, balık ya da karınca olmanızın önemi yok, suyun hareketi kimin kimi yiyeceğini önemli oranda belirliyor.

Tüm bunların anlamı ne? Başarı, sular çekilirken “en çok balık yiyen karınca” olmaktır. Tabi sular yükselirken de “en çok karınca yiyen balık” bu unvanı alır. Suyun hareketi kimsenin tam kontrolünde değil. Kompetanı olduğunuz işte, konjonktür de uygunsa patlamalı ilerlemeler yaşayabilirsiniz.

Bu da şans değil vizyoner başarı demek. Başarı, öngörüye çok bağlıdır. İlk kişisel bilgisayarı üretmeye kalkan Steve Jobs ve ilk otomobil fabrikası kurmaya kalkan Henry Ford, banka kredisi almaya kalktıklarında reddedilmişti. Bir ilerleme fırsatını henüz bebek trendken fark etmek önemli. Erken dönemde kimsenin göremediğini görebilenler, ileriki yıllarda diğerlerinin gözlerini kamaştıran başarılarla ödüllendirililerler.






Yazan: Mümin Sekman

Hakan Yıldız
Yönetici / 318 Yazı / 1,1M Okunma

1972 yılında Kayseri’de doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Kayseri’de tamamladıktan sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Turizm İşletmeciliği ve Anadolu Üniversitesi İşletme bölümlerinden mezun oldu. Bir çok girişimcilik faaliyetinde bulundu ve kendi şirketlerini yönetti. 2003 yılında Özelleştirme İdaresi Başkanlığında görev alan Yıldız, Ataköy Marina, Türk Hava Yolları ve Erdemir A.Ş. gibi şirketlerde orta düzey yöneticilik görevlerinde bulundu. 2016 yılına kadar süren Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’ndaki görevinin ardından Eltemtek A.Ş. ‘de Genel Müdür Yardımcılığı yaptı. 2016 yılı Nisan ayında kamu görevlerinden ayrılarak Global Markets Turkey’i kurdu ve Norveç merkezli Global IT şirketine bir süre danışmanlık hizmeti verdi. Şu an finans ve enerji ticareti alanlarında iki fintech şirketi yöneten Yıldız, ülkemizdeki ilk Kitle Fonlaması platformlarından biri olan fonbulucu.com’un kurucusudur. Girişimcilik ve Kitle Fonlaması üzerine bir çok  makalesi bulunmakta olup, girişimcilik ekosistemi içerisinde fonlama ve bilgilendirmeyi görev edinen Girişimci Gazetesi, Fonbulucu Invest, Fikirler Yarışıyor, Non Stop Fund gibi bir çok platformu da yönetmektedir. Mentor, Girişimci ve Melek Yatırımcı da olan Yıldız, evli ve iki çocuk babasıdır.


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST