Kitapta belirtildiği üzere çeşitli araştırma ve çalışmalar sonucunda büyük kurumların start-up'ların arama performansına yetişememelerinin nedenleri sıralanmış. Buna göre;
1) Bilmek, Öğrenmeyi Öldürüyor
Büyük ve başarılı kurumların iş modelleri son derece net tanımlanmıştır ve yıllardır pazarda test edildikleri için geçerlilikleri de ispatlanmıştır. Büyük kurumların bu yönü, radikal inovasyonlar yapmak konusunda önlerindeki en büyük engeldir. Bu yapıları start-up'lar gibi usta birer "arayıcı" olmalarını engeller.
2) Bilmek, Ürün Geliştirme Süreçlerini Bozuyor
Evet, bildiklerinizi unutun, yeniden öğrenmeye başlayın. Büyük kurumların başarıya ulaşan iş modelleri bir süre sonra yönetici ve çalışanlarında herşeyi bildikleri inancını yaratıyor. Ancak ihtiyaçlar dinamiktir ve hızla değişir. İhtiyaçlar konusunda start-up'lar kadar enerjik ve odaklı olmayan büyük kuruluşların ortaya çıkan yeni ihtiyaçları ve dolasıyla inovasyon fırsatlarını yakalaması zordur.
3) Deneme, Yanılma, Öğrenmeye Yer yok
Yeni bir iş modelinin tüm unsurlarını daha başlangıçta doğru tasarlamak neredeyse imkansızdır. Başarılı start-up'lar bu gerçeği iyi bildiklerinden hızlı deneme-yanılma-öğrenme süreçleri ile fikirlerinin çeşitli unsurlarını pazarda hemen dener, testlerden öğrendiklerini ürün geliştirme süreçlerine yansıtırlar. Bu nedenle başarılı start-up'lar son tarihlere inanmazlar. Ürünlerinin çeşitli unsurlarını geliştirdikçe adım adım kullanıcılarına açar, onlardan aldıkları geri bildirimlerle çalışmalarına devam ederler.
4) Başarıyı Varsaymak
Büyük kurumlarda çok sık gördüğümüz inovasyon hastalıklarından birisi de sürecin çok erken aşamalarında iddialı satış hedeflerinin geliştirilmesi, sonra da bu hedeflere göre iş planlarının ve pazarlama stratejilerinin ortaya konulmasıdır. Bütün bu planlama faaliyetleri inovasyon takımını üzerindeki baskıyı o kadar artırır ki kimse deneme-yanılma-öğrenme sürecini takip edecek motivasyonda olamaz. Sonuçta başarısı ispatlanmamış ürünler acele ile piyasaya sürülür.
5) Başarısızlıktan Ders Çıkarmamak
Start-up'lar belirsizliklerle dolu inovasyon yolculuğunun belirli aşamalarında başarısız olacaklarını bilirler. Hatta akıllı girişimciler, projenin erken aşamalarında ortaya çıkan başarısızlıklara sevinir. Bu başarısızlıktan çıkan sonuçlardan öğrendiklerini geliştirme sürecinin bir parçası olarak görür. Yeni bir ürünü tasarlarken hata yapmaktan korkmak, denemeler yapmayı engeller. Büyük kurumlar ise hatalardan ders alıp yola devam etmek yerine projeyi sessizce öldürüp ortadan kaldırır.
Aslında büyük kurumların bilinir iş modellerini korumaları ve yeni aramalara girişmekten kaçınmaları son derece doğaldır. Çünkü riske atmak istemeyecekleri pek çok şey vardır. İnsanoğlunun doğası büyük değişimlere direnmek üzere programlanmıştır.
Şunu unutmamak gerekir ki, bugün başarılı olan birçok büyük kurum bir zamanlar start-up'tı. Ama şirketler büyüdükçe ister istemez inovasyon açısından uygun olmayan yukarıda belirtilen yapıları kurmaya başlar.