Bilişim ve teknoloji alanındaki hızlı ilerlemelere paralel ülkelerin mali idarelerinin de yeniden yapılanması gündeme gelmekte ve söz konusu değişime hızlı bir şekilde adapte olması gerekir. Mali İdare bu gelişmelerin gerisinde kalması halinde vergi gelirilerinde bir artış olması beklenmeyeceği gibi her türlü suistimallere açık hale gelecektir. Mali İdare vergi uygulamasındaki maliyetleri düşürmek ve teknolojik gelişmelerden faydalanarak vergi gelirlerini arttırmak istiyorsa değişime ayak uydurarak gerekli yasal alt yapıyı oluşturması gerekmektedir.
Türkiye'de Kitle Fonlaması son yıllarada hızlı bir şekilde yaygınlaşmaktadır. Uygulama alanına baktığımızda henüz Maliye Bakanlığının bu hususta gerekli düzenlemeleri yapmadığı yapılan işlemleri riskli hale sokmakta , ayrıca vergi gelirlerinin artışına engel olmaktadır.
Kitlesel fonlamada işlem çeşidine göre yaşanacak vergi riskleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir.
Fonlama İşini Yöneten Şirketin Durumu
Sistemin işleyişinde katılımcılar beğendikleri proje için istediği miktarda katkı sağlar , katılımcının ödediği bu bedel için fonlama işini yöneten şirket gelen bu bedelden komisyon tutarını kesip kalan tutarı projeyi geliştiren kişiye ödeme yapar.
Fonlama işini yöneten , işleten firmalar aracı olmasından dolayı elde edilen gelir komisyon geliridir. Mevcut durumda elde ettiği kazanç şu anki mali mevzuat çerçevesinde kurumlar vergisine tabi olması gerekmektedir. Fakat yapılan uygulama spk mevzuatına tabi olduğundan para toplama işine aracılık faaliyetinden dolayı ödeme kuruluşlarında olduğu gibi dolaylı vergiler yönünden BSMV’ye mi tabi olacak yoksa KDV'mi tartışmalarını beraberinde getirecektir.
Fonu Alan Kişi Yönünden
Projesini platformda sunan gerçek kişiler yeteri fonu sağlayıp parayı aldığında karşılıksız bir edinim söz konusu olduğu için Veraset Ve İntikal Vergisi gündeme gelecektir. Veraset ve İntikal Vergisi ile karşı karşıya kalmamak için şahısların mükellefiyet mi açmaları gerekecek konu belirsiz kalmaktadır. Ayrıca sistemin işleyebilmesi adına proje geliştiren fakat parası olmayan kişileri zor durumda bırakacak bir uygulama olacaktır. Amaç burada iyi bir projesi olan ancak bu projeyi hayata geçirecek miktarda parası olmayan kişileri desteklemek amaçlı olduğundan kişilerin veraset ve İntikal vergisi ile karşı karşıya bırakılması sistemin işleyişini aksatacaktır.
Fonu Alan Tüzel Kişi yönünden
Fonu alan Tüzel kişilik içinde karşılıksız bir edinim söz konusu olabilmektedir. Tüzel kişilik fatura kesip kurumlar ve kdv yönünden vergileme yapabilir. Tüzel kişilikten faturayı alan fona aracılık eden şirket söz konusu faturayı gider yazıp yazmayacağı konusu teredütlere yol açmaktadır.
Proje kapsamında parayı fonlama şirketine ödeyen tüzel kişilikler yönünden
Gelir ve Kurumlar vergisi yönünden bağış ve yardımların gider yazılması konusu belirli şartlara bağlanmıştır. Kitlesel fonlamaya bağış yapan tüzel kişilikler söz konusu bağış tutarını mevcut vergi yasalarına göre gider yazması söz konusu olmayacaktır. Reklam ve Pazarlama gideri olarak düşünülüp gider yazılması söz konusu olabilir mi ? Reklam, tanıtım harcamalarının gider olarak kayıt edilebilmesi için ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkisinin bulunması ve yapılan harcama ile elde edilen faydanın orantılı olması ve ilgili tutar GVK’nın 40’ıncı maddesi doğrultusunda “ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler” kapsamında olması gerekmektedir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. Maddesine bakıldığında projeyi destekleyecek şirketler içinde bağışlanacak tutarı gider yazması mümkün olmayacaktır.
Sonuç
Teknolojinin hızlı ve sürekli değişimi firmaların ve kişilerin iş modellerinde değişiklikler olmasına neden olmaktadır. Ancak Vergi Yasalarımızın bu hızlı değişime ayak uyduramaması bu değişimin getirdiği zorluklar ile başa çıkabilecek gerekli kanuni değişiklikleri yapamaması hem sistemin gelişimini engellemekte hemde Vergi gelirlerinin artmasına engel olacaktır.