Loading

Deniz Varlık Yazdı: Kitlesel Fonlamada Vergi Uygulamaları Karmaşası

3 Ekim 2019 tarihinde çıkan Paya Dayalı Kitle Fonlaması Tebliğinin getirdiği yenilikler ve vergisel boyutta neden olduğu karmaşalar.

deniz_varlik_SB.jpg

Bilişim ve teknoloji alanındaki hızlı ilerlemelere paralel ülkelerin mali idarelerinin de yeniden yapılanması gündeme gelmekte ve söz konusu değişime hızlı bir şekilde adapte olması gerekir.  Mali İdare  bu gelişmelerin gerisinde kalması halinde vergi gelirilerinde bir artış olması beklenmeyeceği gibi her türlü suistimallere açık hale gelecektir. Mali İdare  vergi uygulamasındaki maliyetleri düşürmek ve teknolojik gelişmelerden faydalanarak  vergi gelirlerini arttırmak istiyorsa değişime ayak uydurarak gerekli yasal alt yapıyı oluşturması gerekmektedir. 

Türkiye'de Kitle Fonlaması son yıllarada hızlı bir şekilde yaygınlaşmaktadır. Uygulama alanına baktığımızda henüz Maliye Bakanlığının bu hususta gerekli düzenlemeleri yapmadığı yapılan işlemleri riskli hale sokmakta , ayrıca vergi gelirlerinin artışına engel olmaktadır. 

Kitlesel fonlamada işlem çeşidine göre yaşanacak vergi riskleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir. 

Fonlama İşini Yöneten Şirketin Durumu 

Sistemin işleyişinde katılımcılar beğendikleri proje için istediği miktarda katkı sağlar , katılımcının ödediği bu bedel için fonlama işini yöneten şirket gelen bu bedelden komisyon tutarını kesip kalan tutarı projeyi geliştiren kişiye ödeme yapar.

Fonlama işini yöneten ,  işleten firmalar aracı olmasından dolayı elde edilen gelir komisyon geliridir. Mevcut durumda elde ettiği kazanç  şu anki mali mevzuat çerçevesinde kurumlar vergisine tabi olması gerekmektedir. Fakat  yapılan uygulama spk mevzuatına tabi olduğundan para toplama işine aracılık faaliyetinden dolayı  ödeme kuruluşlarında olduğu gibi dolaylı vergiler yönünden BSMV’ye mi  tabi olacak yoksa KDV'mi tartışmalarını beraberinde getirecektir.  

 Fonu Alan Kişi Yönünden 

Projesini platformda sunan gerçek kişiler yeteri fonu sağlayıp parayı aldığında karşılıksız bir edinim söz konusu olduğu için Veraset Ve İntikal Vergisi gündeme gelecektir. Veraset ve İntikal Vergisi  ile karşı karşıya kalmamak için şahısların mükellefiyet mi  açmaları gerekecek konu belirsiz kalmaktadır. Ayrıca sistemin işleyebilmesi adına proje geliştiren fakat parası olmayan kişileri zor durumda bırakacak bir uygulama olacaktır. Amaç burada iyi bir projesi olan ancak bu projeyi hayata geçirecek miktarda parası olmayan kişileri desteklemek amaçlı olduğundan kişilerin veraset ve İntikal vergisi ile karşı karşıya bırakılması sistemin işleyişini aksatacaktır.

Fonu Alan Tüzel Kişi yönünden 

Fonu alan Tüzel kişilik içinde karşılıksız bir edinim söz konusu olabilmektedir. Tüzel kişilik fatura kesip kurumlar ve kdv yönünden vergileme yapabilir. Tüzel kişilikten faturayı alan fona aracılık eden şirket söz konusu faturayı gider yazıp yazmayacağı konusu teredütlere yol açmaktadır.

Proje kapsamında parayı fonlama şirketine ödeyen tüzel kişilikler yönünden 

Gelir ve Kurumlar vergisi yönünden bağış ve yardımların gider yazılması konusu belirli şartlara bağlanmıştır. Kitlesel fonlamaya bağış yapan tüzel kişilikler söz konusu bağış tutarını mevcut vergi yasalarına göre gider yazması söz konusu olmayacaktır. Reklam ve Pazarlama gideri olarak düşünülüp gider yazılması söz konusu olabilir mi ? Reklam, tanıtım harcamalarının gider olarak kayıt edilebilmesi için ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkisinin bulunması ve yapılan harcama ile elde edilen faydanın orantılı olması ve ilgili tutar GVK’nın 40’ıncı maddesi doğrultusunda “ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler” kapsamında olması gerekmektedir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. Maddesine bakıldığında projeyi destekleyecek şirketler içinde bağışlanacak tutarı gider yazması mümkün olmayacaktır.

Sonuç

Teknolojinin hızlı ve sürekli değişimi  firmaların ve kişilerin iş modellerinde  değişiklikler olmasına neden olmaktadır.  Ancak Vergi Yasalarımızın bu hızlı değişime ayak uyduramaması bu değişimin getirdiği zorluklar ile başa çıkabilecek gerekli kanuni değişiklikleri yapamaması hem sistemin gelişimini engellemekte hemde Vergi gelirlerinin artmasına engel olacaktır.

Etiketler:
Deniz Varlık
Standart Üye / 8 Yazı / 19,8K Okunma

2000 yılında Anadolu Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nden mezun olmuştur. 2004 yılından itibaren Nurus Grubu’nda Muhasebe Şefi olarak çalışmıştır. 2005 yılında Mali Müşavir ünvanını elde eden Varlık, 2006 yılında Ankara SMMMO’da Bağımsız Denetim Komisyonu üyeliğini icra etmiştir. Üretim, hizmet ve ticaret sektörlerinde faaliyet gösteren şirketler nezdinde bağımsız denetim ve vergi denetimi konularında üst düzey deneyim ve bilgi sahibidir. 2014 yılında Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Bağımsız Denetçi ünvanını elde etmiştir. 2005 yılından 2021 yılına kadar Grant Thornton Türkiye’de görev yapmış 2021 yılından bu güne kadar Oskar Holding bünyesinde mali işler direktörü olarak görevini sürdürmektedir. Evlidir ve 2 çocuk babasıdır.


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST