Evrendeyiz; evrendeki küçücük bir gezende, gezegenin küçücük bir ülkesinde, küçücük bir şehrin küçücük bir sokağında el eleyiz.
El eleyiz.
Kocaman hissediyorum bu küçüklüğün içinde kaybolurken.
Gözleri gözlerime değiyor bazen yürürken, gözleriyle içime işliyor sanki. Bakışlarıyla söylüyor dilinin döndüremediklerini. Duyuyorum, bakışlarını duyuyorum.
El eleyiz ve o anki duygularım çok daha önemli küresel ısınmadan.
Çünkü benim evrenim o küçücük sokakta ellerimizin değdiği yerde yaratılıyor. Yoktan mı var oluyor ?
Kimin umrunda ?
Avuçlarımda bir kainat yaşlanıyor saniyeler içinde, heyecan tohumu atılıyor sonra, aniden büyüyüp gür bir mutluluğa dönüşüyor.
Ne önemli olabilir ki o an, sizin evreniniz yansa kimin umrunda ?
Benim evrenim benim yanımdayken, yoktan var edebiliyorken biz coşkudan dağları, kıyamet kopsa kim duyar ?
Bu gözler onu duyar, bu kalp onu söyler, bu tebessüm yalnızca onu işitir o anda.
Dünyayı kurtaramıyorsak, herkes bir evren yaratsın kendine, bir dünya kursun herkes elleriyle, gözü gibi baksın.
Küçücük hissediyorsa herkes bu koca dünyada bütün sevgisini verebileceği bir evren bulsun kendine. Kimi annesinin ellerinden tutsun, kimi o çok sevdiği köpeğinin patisinden, kimi kardeş bildiğinin gözlerinin içine baksın, kimiyse o yalnız ve yaşlı komşusuna bir kek pişirsin. Hadi kendinize bir evren yaratın ve kalbinizdeki tüm merhameti sergileyin.
Tanrıdan bir parça geçsin ruhunuza, sonsuz merhamet eyleyin dünyanız için. Dünyalarımız yok olsa da aynı anda yok olsun, kimse kalmasın geriye kıyamet koparsa, gideceksek de kendi dünyalarımızla gidelim .