Loading

Marka ile Alan Adı Arasındaki İlişki

Marka hakkınızın korunması ile alan adınızın korunması iç içedir.

geçici foto

Marka, bir ticari malı, herhangi bir nesneyi tanıtmaya, benzerinden ayırmaya yarayan özel ad veya işaret; bir teşebbüsü andıran, temsil eden ve hedef kitleyi ona bağlayan kısa simge[1]; bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırmaya yarayan işaret[2]; taciri ve/ veya işletmeyi değil, belli bir işletmeye ait mal veya hizmetin tanıtılması ve ayırt edilmesine yarayan işaret[3]; bir mamulü benzerlerinden ayırmak ve onun menşeini belirtmek amacıyla konan herhangi bir işaret[4] gibi biçimlerde tanımlanır.

Bu tanımlarının dışında birtakım işlevleri de vardır. Bunlar;

  • Ayırt etme işlevi: Markanın temsil ettiği mal veya hizmetin piyasada, başkaca mal veya hizmetlerden ayırt edilmesini sağlaması, o mal veya hizmete kimlik kazandırması.
  • Köken/ kaynak gösterme işlevi: Mal veya hizmetin kökeninin, hangi işletmeye ait olduğunu göstermesi.
  • Reklam ve garanti işlevi: Markanın piyasada tanınarak ilgili olduğu mal veya hizmetin bilinirliğini sağlaması ve alıcıda güven uyandırması.
  • Tekelleşme işlevi: Güçlenen markanın, piyasada sağlam bir yer edinmesi, rakiplerini zorlaması, güçlü markanın piyasada tekel hale gelmesi.

 

Günümüzde dünya ticaretini yöneten ülkelerin ekonomik faaliyetlerinin temelini artık bilgi ekonomisi (knowledge economy) oluşturur. Bilgi ekonomisinin temeli ise entelektüel sermayeye, bunun uzantısı olarak ise markalaşmaya kadar gider. Marka değerlemesi kavramı günümüzün uluslararası sisteminin en önemli unsurlarından biri olmuştur. Şirketlerin değerini artık sadece sahip oldukları müesseseler, fabrikalar veya ortaya çıkardıkları maddi ürünler veyahut kazandıkları nakit sermaye gibi maddi mal varlıkları değil, maddi olmayan mal varlıkları arasında sayılan markanın yaratılması ve yaratılan bu markanın doğru biçimde işletilerek kullanılması oluşturmaya başlamıştır. Şirket değerinin tespitinde marka değerlemesinin de önemi artmış, hatta bilgi teknolojisi gibi bazı piyasalarda şirketin marka değeri en temel değer unsuru haline gelmiştir[5].

Markalar Sınai Mülkiyet Kanunu ve Ticaret Kanunu başta olmak üzere hukuki ve cezai açıdan pek çok yasal düzenleme ile korunmaktadır.

Alan adları (domain name) ise internetteki adresinizdir, web sitesinin kimliğidir. Çevrimiçi ortamda belirli bir yerin adresini belirlemek ve bildirmek için kullanılan tipografik karakterler bir karışımıdır. Ancak çoğu zaman markalaşma sürecinin önemli bir parçası olarak yer bulur. Çünkü artık alan adları, çevrimiçi ticari markalar haline dönüşmektedir. Alan adını akılda kalıcı kılan şey bir yandan da doğru markalaşma olmaktadır. Dolayısıyla yukarıda sözünü ettiğimiz marka değeri ve markalaşma kapsamında alan adları da değerlendirilmeli ve girişimciler tarafından göz önüne alınmalıdır.

Alan adlarında kural olarak “ilk gelen alır” prensibi geçerlidir (belgeli ve belgesiz alan adı tahsis farklarındandır). Ancak bu prensip aynı zamanda kötüye kullanımlara da sebep olagelmiştir. Bunlar domain grabbing/ alan adı kapma” ve “cybersquatting/ alan adının bir başkası tarafından alınması veya ileride satılmak amacıyla kötü niyetli kişilerin benzer alan adlarını tescil etmesi” olarak tanımlanabilir.

Bu noktada alan adlarının korunması açısından hem marka koruması hem de alan adı özelinde kötü niyetli tescil olup olmadığı araştırma ve belirlemesinin bir arada yapılması en doğru yoldur. Bunun içi, internet alan adının ticari bir marka veya hizmet markası ile aynı veya iltibasa mahal verecek şekilde benzer olup olmadığına, internet alan adı üzerinde herhangi bir hakkın veya haklı menfaatin olup olmadığına, internet alan adının kötü niyetli olarak tescil edilip edilmediğine, ticari marka veya hizmet markası sahibine, veya piyasada rekabette bulunulan kimseye, alan adının belgelenmiş tescil masraflarını aşan önemli miktardaki bir meblağ karşılığında esasen satma, kiralama veya sair şekilde devretme amacıyla tescil veya elde edilip edilmediğine, alan adı başvurusunun, ticari marka veya hizmet markası sahibinin markasını alan adında kullanmasını engellemek amacıyla yapılmış ve bunu yaparken ticari gaye ile hareket edilmiş olup olmadığına, alan adı başvurusunun esasen ticari rakiplerin işlerine zarar vermek amacıyla yapılıp yapılmadığına; alan adını kullanarak, ticari kazanç temin etmek amacıyla, diğer kişinin markası ile kaynak, sponsorluk, ilişki veya internet sitesinde ürün veya hizmetin tavsiyesi noktalarında karışıklık meydana getirmek suretiyle, internet kullanıcılarının farklı bir siteye kasten çekip çekilmediğine bakılacaktır. Görüldüğü üzere, sayılanlar aynı zamanda marka koruması uyuşmazlıklarında da dikkate aldığımız unsurlardır.

Bu nedenle girişimlerde, doğru ticarileşme ve markalaşma sürecinde marka koruması kadar alan adları konusunda da dikkatli olunmalı, uyuşmazlık halinde atılacak adımlar marka koruması ile birlikte değerlendirilmelidir.

-------------------------------------------------------------------------------

 

[1]     TEKİNALP, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2012, s. 360.

[2]     ÇOLAK, Uğur, Türk Marka Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2016, s. 8; ÇAĞLAR, Hayrettin, Marka Hukuku Temel Esaslar, Adalet Yayınevi, Ankara, 2015, s. 11; DOĞAN, Beşir Fatih, Türk, Alman ve Avrupa Birliği Hukukuna Göre Marka Olamayacak İşaretlerin Kullanım Sonucu Ayırt Edici Nitelik Kazanarak Tescil Edilebilirliği Sorunu, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, Sayı: 3, Ankara, 2006, (s. 17 - 42), s. 17; KAYA, Arslan, Marka Hukuku, Arıkan Yayıncılık, İstanbul, 2006, s. 13.

[3]     ARKAN, Sabih, Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2017, s. 285.

[4]     DONAY, Süheyl - ERMAN, Hasan, Sınai Mülkiyet Aleyhine Suçlar ve İlgili Mevzuat: Özellikle İhtiras Beratı - Marka ve Haksız Rekabet Suçları, Sulhi Garan Matbaası, İstanbul, 1973, s. 44 - 45.

[5] KART, Aslıhan, Marka Hakkına Tecavüz Suçları, Adalet Yayınevi, 2019, s. 66.

Aslıhan Kart
Yazar / 29 Yazı / 43,2K Okunma

2009 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden “Marka Hakkına Tecavüz Suçları” konulu teziyle yüksek lisans derecesi almış olup aynı üniversitede ekonomik suçlar üzerine doktora çalışmalarını sürdürmektedir. 2010 yılından bugüne avukatlık yapan yazar, ağırlıklı olarak ticaret hukuku, idare hukuku, girişimcilik, bilişim-finans/ ceza hukuku, fikri mülkiyet hukuku alanlarında çalışmaktadır.


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST