Akıl... Bizimle en çok konuşan parçamız. Çok hızlı, çok aktif, çok yorucu ve çok şey söyleyen, sıralayan bir parça...
Bedenimiz, yaşam biçimimiz, düşüncelerimiz, duygularımız kısaca hayatımız ona bazen ayak uyduramıyor bile. Hayat ritimimizden daha farklı bir ritimde hareket edebiliyor çünkü. Peki aklımızla nasıl iletişime geçebiliriz? O bizimle sürekli iletişim içinde. Biz bu iletişim ağına bağlanamıyor veya yetişemiyoruz. Akıl çılgınlık yapamayı sever. Gerçekçi yanı ağır basar. Onu sakinleştirmeyi başarabilirseniz sizinle daha net konuşacaktır. Çünkü hayatın ritminin farkına varacaktır. Detayları, durumları daha net görecektir. Bu da daha doğru, öngörülü, planlı ve sağduyu ile iletişim halinde karar vermesine olanak tanıyacaktır.
Aklı sakinleştirmenin yolu bedeni ve enerjinizi dengeye getirmekten geçer. Yani kendinizi durdurmalısınız. Kendinizle başbaşa kalmalı, sorular sormalı ve bir süre cevapları düşünmemelisiniz. Sadece soruları sorup bırakmalısınız. Nefesinize odaklanmalısınız.
Kendinizi, mutlu hissettiğiniz hobilerinize verebilirsiniz mesela. Uzun zamandır yapmayı ertelediğiniz, sizi mutlu edecek olan ne varsa onu yapabilirsiniz. Sizin için ve size dair bir şey olmalı ama bu. Sadece uyumak bile olabilir. Sevdiğiniz bir filmi izlemek, kitabı okumak, yemeği yapmak, yeni bir şeyler denemek ve benzeri her şey olabilir.
Siz onlara odaklanırken, sorduğunuz sorular belleğinize depolanır. Siz kendinize vaktinizi armağan ettiğiniz an, durduğunuz andır. İşte tam burada bir sakinlik kaplar içinizi, bedeniniz nefes almış olur, yenilenmiş hissedersiniz. Aklınız da hayatınızın ritmini fark eder. Etrafınızı 360 derece her yönü ile görmeye ve fark etmeye başlar.
Aklınız da havalanmış ve oksijenle dolmuş olur. Sağduyunuz tam bu anda kendini gösterir. Agresif çıkışlarınızı, yapmak üzere olduğunuz veya yaptığınız hatalarınızı, yanlışlarınızı size sunar. Sağduyunuz aklınızla konuşur ve onunla işbirliğine izin vermenizi ister. Bu sayede yakaladığınız bu sakinliği tüm hayatınız boyunca devam ettirebilirsiniz.
Zarar vermeden, zarar görmeden, bedeninizi ve kendinizi yormadan doğru kararlar vermenin yolu bu küçük sakinlikten geçiyor. İnsanı olgunlaştıran da tam budur. Nerede durması gerektiğini, sakin kalması gerektiğini bildiği andır. Sakin kalmak sorduğunuz ve belleğinize depolanan sorulara kendiliğinden cevaplar sunacaktır. Bu cevaplar aslında her zaman önünüzde durmasına rağmen görmediğiniz veya fark etmediğiniz şeyler olabilir. Bunu fark ettiğiniz anda da küçük bir gülümseme ile "ben ne ile boğuşmuşum bunca zaman, tam karşımdaymış cevaplar" dersiniz. Şu an bu yazıyı okurken bu cümleyi kurduğunuz anın görüntüsü aklınızda belirdi ise beni anlamışsınız yani durumu kavramışsınız demektir.
Yüklerden kurtulmanın, doğru kararlar vermenin, hayatı zorlaştırmamanın, fark etmenin, zamanı kendinize rağmen değil, kendinizle beraber aynı akışta geçirmenin yolu sakinlikte. Sakin akıl duyguları da fark eder. İşte denge tam da budur.
Sakin kalın, aklınız sizi duysun. Sakin kalın, aklınız sağduyunuzla konuşsun. Sakin kalın, dengede kalın...