- Bu hatayı kim yaptı?
- Teslim tarihini kim kaçırdı?
- Topu kim düşürdü?
İşte yukarıda örneklerde olduğu gibi kim diye sormak aslında suçu üstüne atacak bir günah keçisi aramaktan başka bir şey değildir ve bu davranış biçimi çalışanlar da dahil olmak üzere toplumumuz da oldukça yaygın bir davranış biçimidir. En küçük insan gurubundan başlayarak en büyük kurumlara kadar bir suç atma salgını yıllarca sürüp gitmektedir. CEO başkan yardımcısını, başkan yardımcısı müdürü, müdür çalışanı, çalışan hükümeti, hükümet insanları, okullar ebeveynleri, ebeveynler okulları, gençler ebeveynleri suçlar ve bu suç çemberi böylece sürer gider...
"Kim?" Diye Sorma

Suçu başkasına atma eylemi hiçbir sorunu çözmez. Korku yaratır, yaratıcılığı baskılar ve duvarlar örer. Birlikte beyin fırtınası yaratmak yerine suç fırtınası yaratır. Birbirimizi suçlamadan kişisel sorumluluklarımızı üzerimize alarak gerçek potansiyelimize ulaşmak için çaba göstermek zorundayız. Sorunları kendi adımıza çözmek için neler yapabiliriz, projeyi veya durumu sahiplenerek nasıl çözüm oluştururuz gibi sorular üzerinde düşünmeye başlamalıyız.
"Kötü denizci rüzgarı suçlar" Bu deyişi hiç duymuş muydun? Şimdi aşağıdaki boşlukları da sen doldur.
- Kötü öğretmen ………………… suçlar.
- Kötü satış elemanı ……………. suçlar.
- Kötü ebeveyn ………………….. suçlar.
- Kötü yönetici …………………… suçlar.
- Kötü çalışan ……………………… suçlar.
Sorumlu kişiler kimi suçlar? Kimseyi, hatta kendilerini bile.