Londra’ da önünde ki kuyruklarla ünlü zincir restoran sahibi, golf oynayan, ata binen lüks bir semtte oturup lüks bir arabası olan Türk şef Hüseyin Özer' in inanılmaz hikayesi…..
Hüseyin Özer'in macerası nasıl başladı?
Tokat’ ın Reşadiye ilçesinde doğdu. Daha küçükken anne ve babası ayrıldı. Sonrasında babası tarafından daha 7 yaşında iken evlatlıktan reddedildi. Birkaç hayvanla beraber bir ağanın yanına verildi. Hayvan güderken çoban Celal ‘den okuma yazmayı değnekle toprağa, kuma, taşlarla kayaya yazarak öğrendi. Ağabeyi anne tarafından kalan tarlalara ortak olmaması için zehirli incirle öldürmeye teşebbüs etti. 11 yaşında Ankara’ ya kendisini evlatlıktan reddeden babasını öldürmek amacıyla silah satın almak için geldi. Ulus meydanında çakmaklara gaz doldurarak ve çakmaktaşı satarak para kazanmaya çalıştı. Sıhhiyede bir tuvalette yatıp kalkıyor, günde kazandığı ortalama 75 kuruşla bir ciğerciyle anlaşıp günde bir öğün ciğer yiyerek karnını doyuruyordu.
İstanbul’ a geldiğinde komilik yapıyordu. Aldığı ücret karşılığında barınmak için ancak bir kömürlük kiralayabildi. Hayatı ile ilgili kararları bu evde verdi. İlk kararı İngilizce öğrenmek oldu. Emekli bir albaydan haftada iki gün ders aldı. Askerliğini tamamladıktan sonra Londra’ya gitti. Burada bir kebapçıda iş buldu. Bodrum katta yattı ve tam 4 sene sonra ilk lokantasını Sofra’ yı açtı. Sonra ayrıldığı bir lokantayı satın aldı. Sonrası devam etti.
Başarıya atılmış imzalar..
Dünyada restoran kalitesi konusunda otorite kabul edilen Michelin tarafından tavsiye edilmiş olmakla beraber birçok ödülü bulunmaktadır. Üretkenliğin en büyük mutluluk kaynağı olduğunu belirten Hüseyin Özer, okumayı, arkadaşlıklar kurmayı, dünyayı ve insanları seviyor.
Küçük yaşlarda satın almış olduğu arsayı çocuk okutmak amacıyla satarak Özer Foundation’ ı kurmuş ve halen çocuk okutmaktadır. Westmister Üniversitesinden fahri doktorası bulunuyor ve üniversitede öğrencilere girişimcilik ve restoran işletmeciliği dersleri veriyor.