Bir zamanlar, bir çömlek ustası ve çırağı siparişleri yetiştirmeye çalışıyormuş. O kadar çok çömlek yapmışlar ki, çamuru hazırlaması bir yandan, şekil vermesi ve pişirmesi diğer yandan sürekli iş yapar olmuşlar ve çok yorulmuşlar. Usta, çırağın öğrenmesinden çok memnunmuş. Çırak zeki ve çalışkanmış. Gel zaman git zaman çırak büyümüş, ilerlemiş ve kalfa olmuş artık. Hatta yeni çıraklara o anlatmaya başlamış çömlek işini. Usta, kalfasının hakkını vermiş ve onu övmüş başarısından ve becerilerine dolayı.
Bu övgülerden başı dönen kalfa ustasının karşısında yer alan boş dükkanı tutup kendi çömlek işini yapmaya karar vermiş ve bu fikrini ustası ile paylaşmış. Usta; 'Ham idim şimdi oldum dersin demek evlat. Zaten sen kararını vermişsin izne ne hacet, var git aç dükkanını, çıkar sen de rızkını.' demiş. Kalfa; 'bu sorunu da hallettik, ustanın da onayı var nasılsa ben bu dükkanı açarım.' demiş. Bir hafta sonra eski iş yerinin karşısına açmış dükkanını ve almış ilk siparişini. Eski kalfa artık bir usta olduğu için o eda ile kollarını sıvamış ve başlamış çamuru hamur kıvamına getirip şekil vermeye. Sonra pişirmek için fırına vermiş. Buraya kadar işi halleden yeni ustamız bir mutlu nefes almış derin derin. Fırından çıkan çömlekleri hemen raf önüne soğumaya çıkarmış. Birden tüm çömleklerde çatlak oluşmuş. Yeni usta buna çok şaşırmış, neyi yanlış yaptım acaba diye sormuş kendine. Çamurun toprağını değiştirmiş, olmamış. Kıvamı değiştirmiş, olmamış. Pişirdiği fırını değiştirmiş, olmamış. Tüm yaptığı çömlekler hep çatlamışlar. Müşterilerine rezil olmuş ve bir sürü borca girip zarar etmiş.
Bir gün artık dayanamayarak ustasının dükkanına gitmiş ve olanları anlatmış, hatta sen bana öğretemedin her halde diye sitem bile etmiş. Sonra ustası, ona; 'sen burada kalfa iken böyle bir sorun yaşadık mı?' diye sormuş. Kalfa cevap vermiş; 'Hayır yaşamadık, çömlekler hiç çatlamazdı.' Usta; ' O zaman gel beraber en baştan bir yaptıklarını teyit edelim evlat.' demiş. Birlikte çamur yapıp, hamur kıvamına getirip şekil vermişler ve sonra tüm çömlekleri fırına sürmüşler. Pişen çömlekleri her zamanki gibi usta çıkarmış ve kalfaya soğutması için raf önüne koysun diye vermiş. Çömlekleri çatlamadan bir güzel soğumuş ve raflara dizilmiş. Kalfa; ' E ben de aynısını yaptım usta, neden çatladı benimkiler?' diye sitem etmiş. Usta; ' Püf noktasını atlıyorsun demek ki' demiş. Kalfa anlamamış ve püf noktasının ne olduğunu sormuş. Usta yine bir hamura şekil vermiş, fırınlamış. Pişen çömleği fırından çıkarır çıkarmaz çömleğe doğru eğilip içne bir 'püf' demiş. Kalfa şaşırmış. Bunu hiçbir zaman fark etmediğini söylemiş. Hatta sıcakladığı için usta kendini üflüyor her halde diye düşündüğünü itiraf etmiş. Bu davranışının sebebini sormuş ustaya. Usta; ' Pişen çömleklerde hava boşlukları oluşur, onlara üflemezsen çömlek çatlar. O nedenle hemen çıkar çıkmaz içine püf dersin ve o boşlukları doldurursun' demiş. Sonrada eklemiş işin püf noktasını bilmez ise usta olamayacağını ve kalfa iken dikkatli izlemesini, bol soru sormasını, usta olmak için işi öğrenirken tüm duygularını açması gerektiğini söylemiş. Kalfa bir süre daha kalfa olarak kalmaya karar verip eski işine geri dönmüş.
Bu hikayeyi sizlerle paylaşmamın sebebi 'püf noktası' kelimesinin gerçekten de mecaz olarak kullanılmadığını göstermek ama önemini de anlatmak içindi. Kıssadan hisse misali. Her şeyin ince bir ayarı, kilit yeri, püf noktası gerçekten de var. Vazgeçilmez bir koşul ve işin sırrıdır bu. O nedenle bir yola çıkarken ya da bir işe soyunurken bu kısmı bildiğinizden emin olmalısınız ki çatlaklarla dolu bir durumla karşılaşmayın. Uğrayacağınız zararların telafisi her zaman hikayedeki gibi kolay olmayabilir.
Her şeyin püf noktası var. Yaşamın püf noktası nefes almak. Yaşamın kaynağı ise su. O nedenle bilim insanları uzay araştırmalarında 'yaşam var mı?' sorusuna cevap ararken suya bakıyorlar yani 'su var mı?' diyorlar. Çünkü işin sırrı burada. Bu sayede daha sonuç odaklı ve verimli yol alıyorlar. Zamanı ve bilimsel imkanları doğru kullanıyorlar. Boşa harcamıyorlar.
Başarmak istiyorsanız siz de o işe soyunmadan önce sırrına vakıf olmalısınız. Püf noktasını bilerek ilerlemelisiniz. Herkes ile bunu paylaşın demiyorum tabii ki. Adı üstünde o bir sır. Onu bilmesi gerekenlere aktarmanız yeterlidir. Onun dışında sadece siz bilin. Bu sebeple her ne için başlayacaksanız kendinize sorun 'püf noktasını biliyor muyum?' cevabınız hayır ise cevabı bilenleri araştırın. Onları inceleyin, sorabiliyorsanız onlara sorun ya da yakın takibe alın onları. Ama çok dikkat etmeniz gerekecek takip ederken. Püf noktasını kaçırmamak için. Başlarda hata yapacaksınız elbette ki. İşin sırrını öğrenene kadar. Pişmek bu demek zaten. Yola tek başına çıkıp hata yapacağınıza, bilen biri ile çıkın önce, hatayı o zaman yapın daha iyi. Telafisi daha kolay olacaktır.
Bir hususun altını çizmek isterim şöyle ki; bir noktaya karar vermeniz gerek. Öğrenmek istediğiniz püf noktaları yani işin sırrını bilmek için gerçekten istekli misiniz? Çıkmak istediğiniz yolculuk bu mu yani kararlı mısınız? Aksi halde boşa zaman harcamış olursunuz. Gerçekten de isteklerinizin peşinden koşun ve püf noktasını arayın. Heveslerinizin değil. Başarının gerçekliği ve başarma hissi ancak o zaman anlamlı olur.
Bu hususu da belirttikten sonra gelelim püf noktasını öğrenme kısmına. Siz öğrenmeye açık olursanız zaten onu öğretecek olan ile iletişiminiz açık ve net şekilde olacaktır. Soru sormak burada en işe yarayan tekniktir. Dikkatini verdiğinizde keşfettiğiniz şeyin gerçekten püf noktası olup olmadığını anlamak ya da teyit etmek için bazen sadece sormanız bile yeterli gelebilir. Bazı püf noktaları yaşanarak öğrenilir, bazıları ise bir sorunun yanıtı şeklinde öğrenilebilinir. Yapmak istediğiniz ya da gerçek kılmak istediğiniz fikir ile alakalıdır bu. Ona göre yöntem belirleyebilirsiniz.
Bu soruyu birine sormak olarak anlamayın. Fikrin kendisine de sorabilirsiniz. Bilim insanlarının yaptığı gibi. O fikir de size cevap verebilir. Kendi püf noktasını, olmazsa olmazını size gösterebilir. Yeter ki cevap için algılarınız açık olsun.
Püf noktası olmazsa fikriniz ya da isteğiniz başarıya ulaşmaz. O bir çeşit anahtar görevi üstlenecektir sizler için. Onu arayın, bulun ve kaybetmeyin. Kimlerle paylaştığınıza da dikkat edin.
Bulacağınız şey adı gibi küçük bir 'püf' olabilir ama hayati önem taşıyordur o iş ya da durum için. Arayışınız yüksek şeylere odaklanmasın diye söylüyorum bunu. Size göre basit ama o iş için elzem.
Yoksa bir 'püf' ile çatlakların önüne geçecek iken, her yaptığınız girişimi bozabilirsiniz...