Gün içinde birçok şey olup bitiyor, hayatımızda ve çevremizde. Hatta dünya genelinde. Tanık olduklarımız ve yaşadıklarımız bazen yorucu olabiliyor. Peki önemli olan ne? Olaylar mı? Bizim olaylara nasıl baktığımız mı?
25 Aralık 1985 İzmir iline bağlı Ödemiş ilçesi doğumluyum. Haliç Üniversitesi Tiyatro Bölümü yüksek lisans mezunuyum. Lisansım Uludağ Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi olup, ilk yüksek lisansım ise Adlı Tıp alanıdır. Hukuk dalları üzerine KPSS, SMMM ve Açık öğretim kurslarında 8 sene öğretmenlik yaptım, Adlı Tıp alanında da hukuk üzerine çalışmalar yaptım. Lise hayatımdan beri uğraştığım tiyatro alanında akademik olarak yer almak için 2012 yılında konservatuar sınavlarına girerek bu alanda tezli yüksek lisansımı tamamladım. Kedi sahne sanatları tiyatrosunda oyuncu olarak yer almaktayım. Oyunculuk mesleğim içersinde bir çok tiyatro ve dizi içinde yer aldım. Aynı zamanda da profesyonel dans eğitmeniyim. Yazmayı çok seviyorum. Şiir yazan, şarkı sözü yazan, okuyan, araştırmacı bir kişiyim.
Gün içinde birçok şey olup bitiyor, hayatımızda ve çevremizde. Hatta dünya genelinde. Tanık olduklarımız ve yaşadıklarımız bazen yorucu olabiliyor. Peki önemli olan ne? Olaylar mı? Bizim olaylara nasıl baktığımız mı?
Her şeyi netleştirmek zorunda değilsin. Her şeyi bilmek, kontrol dahilinde tutmak zorunda değilsin. Sürekli gelecek odaklı olursan, şu anı yaşayamazsın. Bırak gelecek belirsiz kalsın. Belirsizlikten korkma...
Beynimiz ile uyurken bile iletişim halindeyiz. Bize sürekli bir şeyler ileten görev adamı... Biz istesemesek bile bu görev adamı rutin işine devam ediyor. Peki bu iletiler aslında sizin kontrolünüzde desem?
Her şeyin versiyonlarının olduğu bir çağda yaşıyoruz. Alternatifi çok olan versiyonlar var. Değişen, yenilenen ve farklı versiyonlar her biri. Çeşitlilik fazla kısacası. Peki sen; kendinin hangi versiyonusun?
Üç ana adım... Tereddütlere kapılmadan atılması gereken, ilerlemeye yönelik adımlar... Açık olmakla, farkındalıkla, risk almakla, inanmakla kuvvet alacak olan adımlar... Hazır mısın adım atmaya?
Fırsatını bekleme, fırsatını kollama, fırsatını bulma, fırsatını arama! ... Fırsat sensin aslında!
Her ne yaptıysan, her ne yapmadıysan karar o an da senin tarafından verildi. Sen istedin dolaylı ya da doğrudan. Dolayısı ile doğruların kadar yanlışlarını da sev. Yanlışlarını sevmezsen yerini korku alır çünkü...
Eleştiriye açık olmak gerek evet; ancak hangisine? Eleştiren çok, eleştiri çok ve hep olacak. Bir senfoni orkestrası gibi çok sesli olan eleştiriler, hayatınızın neresinde? Seçici olmakta fayda var.
Düşüncelerinde ne kadar tutarlı ve samimisin? Fikirlerinin arkasında güçlü bir kararlılık var mı? Arkanı kime değil, kendine ve kararlılığına yaslamalısın. Ne kadar ciddi isen, fikrin de seni o kadar ciddiye alır.
Başlamak, her zaman başlangıç yapmakla ya da baştan başlamakla olmaz. Sondan başa gelmek de bir alternatif olabilir. Sondan başlayarak sonu gerçek kılmak, tamamlamak mümkün.
Geçmiş, gelecek ve şimdi. Herkesin üstüne uzun uzun düşündüğü zaman dilimleri. Hayatımıza yön veren anlar. Hepsinin bir hikayesi var. Peki bu hikayeler bir yere götürüyor mu bizleri? Neye hizmet ediyorlar?
Hayallerini gerçekleştirmek için sorular sormalısın. Bu sorulara olan cevabını dürüst şekilde vermelisin. Sen ne kadar kendini özgürleştirecek doğru cevaplar verirsen, hayallerin hayatının akışında o kadar gerçekleşmiş olur çünkü.
Sizden bahseden bir kitap olsaydı adı ne olurdu? Alır okur muydunuz? Çok satılanlar listesinde yer alır mıydı? Peki türü ne olurdu? Masal mı yoksa bir biyografi, başarı hikayesi mi? Belki de filmi çekilecek türden bir kitaptır değil mi?
'Ne düşünüyorsun?', 'Ne istiyorsun?', 'Ne yapıyorsun/yaptın?' ya da 'Düşüncen ne?', 'İstediğin ne?,' Yapacağın/yaptığın ne?... Hepimizin hayatında bir 'Ne' meselesi var ve cevabını bekliyor. Peki cevabınız ne?
Her şeyin bir püf noktası, kilit yeri vardır. Önemli olan o noktayı bilmek ve görmek. Yoksa her şey çatlar ve bozulur. Peki her şeyin püf noktasını nasıl öğrenebiliriz? Pişerek belki de...
Birileri ile fikir ayrılığı yaşayabilirsiniz. Anlaşmazlıklarınız olabilir, tartışabilir hatta tüm ilişkinizi o kişi ile kesebilirsiniz. Peki ya kendiniz ile fikir ayrılığı yaşıyorsanız?
Geçmiş ve gelecek kafamızı o kadar meşgul ediyor ki, şimdiyi pas geçiyoruz. Oysa kontrol edebileceğimiz, inşa edip başlayabileceğimiz ya da bitirebileceğimiz tek zaman dilimi şimdi. Şu anı pas geçmek; geçmişi boşa, geleceği hiçe dönüştürür.
Bu yolculuk sizi çok yordu; düştünüz, kalktınız, kazandınız, kaybettiniz, inişler ve çıkışlarla dolu bir serüvenin içinde mücadele verdiniz. Üstelik her cepheden bir mücadele hatta bazen kendinize karşı oldu bu durum. Şimdi pes ediyorsunuz! O zaman şunu hatırlayın; 'Bu yola neden çıkmıştınız?'
Her şeyin teorisi vardır. Teoride doğrudur, işler, eyleme geçer. Ancak pratik teoriyi değiştirir, şaşırtır ve devre dışı bırakır. O nedenle doğrusunu aramak teoride uzun bir yolculuktur.
Şu an kariyerinde bir yerdesin; başında, ortasında ya da emeklilik noktasında, fark etmez. Şu anını yoran, bozan, sıkıntıya sokan, strese boğan, çalan, karıştıran her ne ya da kim varsa çıkar. Evet, hepsini şu anından çıkar gitsin ki geleceğin çıkıp gitmesin!
Rekabet... İnsanoğlunun olduğu her yerde, her alanda var. Bir ateşleyici güç olarak insanlığı ileri taşırken, insanları içten çürütebilen bir kavram. Bu rekabeti kucaklayabilir misin?
Hayallerinize ulaşmak için çıkacağınız yolculuğa dair zihin aralığınıza şüphe tohumu girmişse, onu sakın ekmeyin. Eğer ekerseniz o yolculuktan vazgeçin. Yolculuğunuz başarısızlığa çıkacaktır çünkü. Şüphe duyuyorsan eğer, adım atma fikrine...
Fikrini yarım, planlarını eksik, düşüncelerini ve hayallerini kısmen ortaya koyarak ilerleyemezsin. Her şeyini ortaya koyarak, tüm enerjinle orada olarak başarabilirsin. Net ol, tam ol!...
Yazmak lazım, hayatı kaleme almak... Tıpkı bilim insanları gibi her şeyi lüzumlu lüzumsuz demeden kayıt altına almak lazım. Böylece hikayen hep gözünün önünde olur.
'Pi' sayısı... Matematik için önemli bir buluş. O bir sabit. Üstüne neler inşa ediliyor bir düşünün derim. Sizin de bir sabitiniz olmalı, üstüne inşalar edebileceğiniz.
Dibe indiysen şayet, korkma! Artık inebileceğin son noktadasın. Ayaklarınla zemine basabilirsin korkmadan, sağlam şekilde. Çünkü yükselmek için sıçrama vaktidir.
Zirve tek değil. Birçok zirve var. Herkes kendi zirvesini yaratır. Zirveyi paylaşırsan zirvede olmazsın. Fark yaratırsan eğer kendi zirven olur.
"Çok çabaladım, sabrettim, bekledim ama olmadı. Ben vazgeçtim, pes ettim ve bıraktım işte o anda oldu. Bu çok garip değil mi?"
Risk almadan, cesaret göstermeden harekete geçemezsin. Hedefine varmak için risk hep var olacak. Risk geçmez, sadece biri biterken yenisi başlar. Risk alırsan, bir gün sen de bir başkası için risk olursun.