Loading

Zam-'an' Meselesi

Geçmiş, gelecek ve şimdi. Herkesin üstüne uzun uzun düşündüğü zaman dilimleri. Hayatımıza yön veren anlar. Hepsinin bir hikayesi var. Peki bu hikayeler bir yere götürüyor mu bizleri? Neye hizmet ediyorlar?

Zamana ait bir oyunda kuralları bilerek hareket etmek gerekir. Zaman bu kuralları bize karşı ve bizimle birlikte yürütüyor sonuçta. Bu meseleyi çözmek, zamanın öğretmenliğine teslim olmakla mümkün.

Şu dönemde hepimizin üstünde düşündüğü ortak konu zaman. Peşimizi bırakmıyor bir türlü. Bu konu bizim planlarımızı, hayallerimizi, hayatımızı yönlendiriyor. Bazen alt üst ediyor, bazense anlam katıyor. Her halükarda hiç kimseye yetmiyor. Aslında çok fazla olan zaman, bizlere 'an' gibi geliyor. Çabuk geçen zaman değil, bizleriz. Zaman hep var ve var olacak. 

Şöyle düşünebilirsiniz; zaman yol, bizler de yolcu. Yol hep var; ezelden ebediyete kadar uzun dilimleri ve kısımları var bu yolun. Yolculuk ise yolcuya dair. Yani yolcular olarak bizler gelip ve geçiciyiz. Bu bilgi sadece canlı türünde insana verilmiş bir farkındalık. Ama bu bilgi ile bizler ne yapıyoruz? Ortada bir bilgi var, hazine değerinde ama biz bu bilgiyi sadece taşıyor muyuz? Onu yönetmeye çalışırken, onunla mücadele içine giriyor ve israf ediyoruz belki de...

Peki bu bilgiye sahip olan normalde ne yapmalı? İnsanlara o kadar çok bilgi bahşedilmiş ki diğer canlılardan farklı olarak bunları, bizler sıradanlaştırmış; adeta umursamaz hale gelmişiz. Yaşadığının farkında olan biz insanlar, onu ne zaman fark ediyoruz mesela? Her gün cevabını veren kaç kişi var şu an? Yoksa sağlık sorunları baş gösterdiğinde mi fark ediyoruz, kendimizi ve yaşadığımızı? Cevabınızı dürüstçe verin derim. Galiba insalar sahip olduğu, tüm bu doğuştan getirdiği evrimsel bilgiyi basite alıyor ve onu kaybetme noktalarında ya da acil durum diyeceğimiz anlarda hatırlıyor. Ne acı bir tespit oldu değil mi kendimize dair?...

Neyse burada bu kıymetli bilgilerden birini konuşuyoruz şu an. 'Zaman' meselesini. Bizden önce de var olan bu kavram hepimizi girdaba almış aslında. Zaman çok iyi bir oyuncu. İsterse size hiç kendini fark ettirmeden geçip gidebiliyor. Ya da bazen her anı ile hissettiriyor kendini ağır ağır... Bu oyuncu ile nasıl birlikte olabiliriz? Asıl soru bu aslında. Cevap belli; onun kurallarını keşfederek. Yani oyunu kuralına göre oynayarak. Zamanı kontrol edemeyiz evet, o hep akıp gidecek yani geçecektir. Ancak onun nasıl geçeceğine biz karar verebiliriz. Modern dünyanın 'kaliteli zaman' dediği kavram bunu ifade ediyor aslında.

'Zaman Yönetimi' denilen kavram esasında gerçek anlamda bir yönetme eyleminden bahsetmiyor. Bizlere zamanı nasıl geçirebileceğimize dair yine zamana ait olan kuralları gösteriyor. Peki nedir bu kurallar? Adlarında açık açık gizli aslında. Zamanın isimleri bize bu kuralları aleni şekilde gösteriyor. Geçmiş; adı üstünde geçti, bitti, değişemez, silinemez, ona müdahale edilemez. O halde oraya takılı kalmak her anlamda yanlış olacaktır ve kaybettirir. Zaman geçmiş iken, sen orada duramazsın ve kalamazsın. Sen de geçmelisin. Peki bu kadar basit bir durum mu bu? Hem evet hem hayır. Basit bir durum evet; çünkü orada kalmanın yani geçmişte yaşamayı seçmenin bir faydası yok ve olamaz. Geçip gitmek daha akılcı ve sağlıklı olacaktır. Basit bir durum değil; çünkü bizler hafızaları olan ve burada birçok şeyi biriktiren canlılarız. O halde dengeyi nasıl sağlamalıyız? Cevap yine zamanda gizli. Zaman geçmişten geçerken ondan aldıkları vardır. Geleceğe şekil vermek için o aldıklarını kullanır. Ama yine de geçmişten geçip gitmiştir. Hiçbir zaman takılı kalmaz ve durmaz. O halde bizlerde geçmişten kendi payımıza düşeni ama gerçekten de işe yarar olanı alıp ilerlemeliyiz. Geçmişten adında olduğu gibi geçmeliyiz.

Şimdiye gelmeden geleceği anlatayım öncelikle. Gelecek; adı gibi daha yaşanmadı, geçilmedi, varılmadı, muamma, iyi ya da kötü, var ya da yok, hakkında bilgi sahibi değiliz. Sadece öngörebiliriz, umabiliriz, planlayabiliriz. Ama asla emin olamayız. Peki gelecek ile ilgili nasıl bir kural söz konusu? Geleceğe, zamanın bakışı nasıl acaba? Zaman, geleceğe varılması gereken yer der; onun da geçeceğini ve sonsuz ihtimaller ihtiva eden gelecekler olduğunu bilir. Hareketi bu yöndedir. O halde bizlerde bu bakış açısı ile hareket etmeli, henüz gelmemiş ve sonsuz ihtimaller içeren gelecek için endişe etmeden, heyecanla ve çok yönlü alternatifler içereceğini bilerek yol almalıyız. Geleceği düşünürken bu kuralı aklımızdan çıkarmamalı, hayallerimiz ve umutlarımızı sınırsız tutmalıyız. Derler ya; 'her zaman B, C, D şeklinde devam eden planların olmalı ki sürprizlere hazırlıklı olasın'. 

Geçmişten geçtik, geleceğe dair erken duygulara kapılmadan harekete devam ettik. Peki şimdi? Şimdi; adı üstünde şu an. Yaşamakta olduğumuz an. Kocaman bir 'an meselesi' var karşımızda. Fazlası ile hissettiğimiz, üzerinde etkimizin olduğu, şekillendirebildiğimiz, silebildiğimiz, düzeltebildiğimiz kısacası her türlü müdahaleyi edebileceğimiz bir zaman dilimi. İçinde olduğumuz için bunu yapabiliyoruz tabii ki. Şimdinin güzel yanı geçmişten ve gelecekten oluşması. Zamanın en küçük biriminden hemen öncesi geçmiş, hemen sonrası ise gelecek. Bu cümleyi okuduğunuz an geçmiş, okumaya devam ettiğiniz an şimdi. Devam eden cümlelerim ise gelecek hepimiz için aslında. İşte 'an meselesi' bu oluyor. Şimdi ile ne yapmak gerek peki? Kuralı ne, zamanın buradaki? Cevap basit; 'Farkındalık'.

Neye yönelik bir farkındalık? Zamana yönelik, yaşadığımıza yönelik bir farkındalık. İsteklerimize, hedeflerimize, yaptıklarımıza ve yapacaklarımıza yönelik bir farkındalık. Geçmişi de taşıyan, geleceğe dönük bir farkındalık. Kıymet bilmemiz gereken bir farkındalık. Fırsata dönüştürmek bizim elimizde. Şimdi gibi karmaşık bir zaman dilimini çözmeye çalışmakla mücadele etmek yerine, onu hissetmeli ve yaşamalıyız. Elimizde olan tek o an çünkü. Şimdinin hızına kişi kendisi karar verir yani bizler belirliyoruz bu hızı aslında. Kalitesini de bizler belirliyoruz. Her şey bizlerin elinde. Ne yapmak istiyorsak onu yapabiliriz. Sınırsız eylemler var şimdiye dair. Seçmek, seçmemek, yapmak, yapmamak bize kalmış.

Birçoğunuz bu yazıyı okuyarak 'şimdisini' geçirdi ve geçmiş kıldı. Ancak gelecek olan şimdilere yönelik bir fikri var artık. Ya da var olan fikirleri üzerine daha derin düşündü belki de. İşte 'Zaman Yönetimi' bu. Yoksa yönetmek mümkün mü zamanı? Ya da planlamak? O her zaman bizden önde. Onun geçmişi, şimdisi ve geleceği var. Her biri sınırsız ve sonsuz olan dilimleri var. Biz 'Zaman Yönetimi' derken sadece 'An Meselesi' olduğunu fark ediyoruz. Farkındalığa yöneliyoruz. Sınırsız ve sonsuz olan ihtimalleri fark ediyoruz. Takılı kalmaktan ve durmaktan uzaklaşıyoruz. Akışla birlikte akıyoruz.

Su akarken balıklarda beraberinde hareketlenir. Akan bir şeyin içinde duramazsın. Bu durana zarar verir. Durmalar sadece anlık olabilir. Harekete geçmenin yönünü belirlemek ya da soluklanmak adına, hız değiştirmek, karar vermek, değerlendirmek adına olabilir bu durmalar. Durmalar da harekete dairdir kısacası.

Şimdi hepimiz bu 'an meselesine' odaklanalım. Zamanın oyun kurucu olduğu bu yolculukta kuralı ile hareket edelim. Belki biz zamanı şaşırtırız bu oyunda, ustalaşırsak tabii bir gün.

Neden olmasın? Zaman iyi bir öğretmen değil mi sonuçta?... 

Çimen AKGÜN
Standart Üye / 67 Yazı / 150,3K Okunma

25 Aralık 1985 İzmir iline bağlı Ödemiş ilçesi doğumluyum. Haliç Üniversitesi Tiyatro Bölümü yüksek lisans mezunuyum. Lisansım Uludağ Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi olup, ilk yüksek lisansım ise Adlı Tıp alanıdır. Hukuk dalları üzerine KPSS, SMMM ve Açık öğretim kurslarında 8 sene öğretmenlik yaptım, Adlı Tıp alanında da hukuk üzerine çalışmalar yaptım. Lise hayatımdan beri uğraştığım tiyatro alanında akademik olarak yer almak için 2012 yılında konservatuar sınavlarına girerek bu alanda tezli yüksek lisansımı tamamladım. Kedi sahne sanatları tiyatrosunda oyuncu olarak yer almaktayım. Oyunculuk mesleğim içersinde bir çok tiyatro ve dizi içinde yer aldım. Aynı zamanda da profesyonel dans eğitmeniyim. Yaşam koçluğu, motivasyon koçluğu, kişisel gelişim uzmanlığı ve yaratıcı drama eğitmenliği yapmaktayım. Yazmayı çok seviyorum. Şiir yazan, şarkı sözü yazan, okuyan, araştırmacı bir kişiyim.


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST