Hayatta bir şeyleri başarmak istiyorsanız buna inanmanız gerek. İnanırsanız size herkes destek verir, yollarınız açılır, ilerlemeniz kolaylaşır, sizinle birlikte yol almak isteyenler, fikirlerinizi paylaşanlar çoğalır. Çünkü siz o kadar derinden inanmışsınızdır ki zaten o başarı en baştan resmedilmiştir etrafınızdaki herkesin zihninde.
O nedenle "Başarı 'başaracağım' diye başlayarak sonunda' başardım' diyenindir" demiştir Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk. İnanmakla her şeyin mümkün olacağını bize göstermiş olan ve inananın inandırdığına dair en büyük kanıttır, O. Böylesine bir gerçeklik karşımızda duruyorsa biz niye inanmakla başlamıyoruz?
Bu soruyu soruyorum çünkü herkes önce inandırma peşinde çaba harcıyor. Bir fikri var, hayata geçirmek için bir yol, destek, çözüm arıyor ve bunun için inandırma çabası ile hareket etmeye başlıyor. Takım arkadaşlarını inandırmaya çalışmak, iş ortaklarını inandırmaya çalışmak, müşteri ya da karşısında yer alan kişileri inandırmaya çalışmak, eş, dost, aile hatta tüm dünyayı inandırmaya çalışmak zor bir durum olsa gerek. Büyük bir yük. Halbuki kendi inanıyor mu, bunun cevabı kendisinde daha yok maalesef. Peki daha siz inanmaz iken fikrinizin, hayalinizin arkasında olamazken birileri size niye inansın? İnandırmak için tek yol inanmaktır. İnanmayan inandıramaz. Bu her şey için geçerli olan tek kural. Yoksa demezler mi ' sen daha inanmıyorsun, ben niye inanayım' diye?
Kişisel gelişimin özünde çıkış hep kendinizdendir. Varış da aynı şekilde kendinizedir. Sizde başlar, sizde biter. O zaman buradan hareketle size dair her şey sizden başlamalıdır. Fikirlerinizin, hayallerinizin mimarı sizsiniz. Onlar size ait. Siz ne kadar inanırsanız o kadar gerçek olur ve gerçekleşir. 'Herkesi inandırma ya da birilerini inandırma' çabası yerine, siz inanın; herkes inansın.
Tüm başaran insanlar, önce kendileri inanmıştır fikirlerinin gerçekleşeceğine. Pes etmemelerinin kaynağı budur. İlerlemeleri buna dayanır. Kimsenin olumsuz bakış açısından etkilenmemişlerdir. ' Yapamazsın' diyenlere kulak asmamışlar, sonunda da onlara ve beraberinde yer alan herkese başarıları ile cevap vermişlerdir. Bugün birçok insanın idolü olmuşlardır. Peki bu niye siz olmayasınız? Neden siz de yer almayasınız bu başaran insanlar listesinde?
Başarabileceğinize siz inanmıyorsanız, hiç kimse inanmaz. Sonunda da başarı ile buluşamazsınız. O halde ilk çıkış noktanız inanmak; kendinize, fikrinize, yapacaklarınıza, yapabileceklerinize, hayallerinize... Adım atmak için bile inanmanız gerek. İnandığınız an başlar, devam eder ve sonuca ulaşırsınız. Yol haritanızın, rotanızın sesi olur inanmak. Bu sayede varış noktasını daha hızlı bulursunuz, dikkatiniz hiç dağılmadan.
Etrafınızdaki herkes kendiliğinden gelir size destek olmaya, sizinle işbirliği yapmaya. Siz değil, onlar talep eder. Girişiminize yol açarlar. Önünüzü aydınlatırlar. Rakipleriniz bile size saygı duyar, sizi takdir eder. Onlar bile yapacağınız her şeyi başaracağınıza inanırlar hem de sizin bunun için bir çaba harcamanıza gerek kalmadan. Rakiplerinizin, meslektaşlarınızın, etrafınızdakilerin saygısını kazanmak zordur. Bunun için yıllarca çaba harcayan, uğraşan insanlar var. Oysa siz buna ekstra bir uğraş vermeden ulaşmış olursunuz.
Siz inanırsanız ama gerçekten inanırsanız, herkes inanır. Bu bilgi, mücevher gibi bilgi kasanızda dursun. Başarmak için inanın, kendinize, başaracağınıza. Sonra devam etmek ve başarınızı korumak için başarınıza inanın. İlerlemek için inancınızdan güç alın. Çünkü 'İnanan İnandırır'.