Bir başarı öyküsü ile karşılaştığımızda hemen "Ne şanslı imiş, bizde öyle şans ne gezer" ya da " Talih bize gülmez bir kere, baştan yenik başlamışız" gibi tuhaf engellerle oluşturduğumuz cümleler kurarız. Bir de bunun başka açıdan olanları da var. " Ben de yaparım, bir şans verseler", " Fikir bende var, parayı da buldum, gelsin başarı"... Gelemedi işte o başarı; ya kısa sürdü ya da hiç olmadı.
Bakış açımıza o kadar odaklanmış oluyoruz ki, kendi başarı hikayelerimizi daha başlamadan sonlandırıyoruz. Başaran insanları gözümüzde dev haline getirip, ulaşılmaz kılıyor ya da basite indirgeyip, "yaparım ben de" diyerek kolları sıvıyoruz. Sonuç hüsran...
Sonra gelsin başarısızlığımız için sunacağımız bahaneler. İnsan, dünyaya kendi penceresinden bakarmış. Doğru bir tespit ama pencerenin ebatına, şekline, manzarasına dair bir detay bu cümlede verilmiyor. Bizler de penceremizin farkında değiliz maalesef. Dolayısı ile manzara tek tip ve hep aynı geliyor.
Başarmak ne basite indirgenecek kadar kolay bir eylem, ne de engeller konularak zorlaştıracağınız, ulaşılmaz olan bir eylem. Birileri başarabiliyorsa sen de başarabilirsin. Bu unutmaman gereken bir cümle. Ancak başarmak için vizyonunu değiştirmen gerek. Gördüğün manzaraya farklı açılarından bakman lazım. Aynı yerin fotoğrafinı farklı açılardan çeken bir fotoğrafçı, sergisinde ziyaretçilerini ikna edemiyor; o yerin aynı yer olduğuna dair. Sebep? Işık farklı, perspektif farklı, karanlık alanlar farklı, arka plan farklı, hissiyatı bile farklı. Basit bir göz yanılgısı ile hayranlıkla ve şaşkınlıkla bakıyor, o yerin aynı yer olduğuna kendinizi ikna edemiyorsunuz.
İşte bu sebeple penceremizin boyutunu değiştirmemiz gerek. Derinliği, uzunluğu, açıları olmalı. Manzarayı her açıdan ve alandan görmek gerek.
Hepimizin bildiği gibi Ay, her gece doğar. Milyarlarca yıldır bu böyle. Hep tek yüzünü bize gösterir ama. Çekim kuvveti bunda etkilidir. Astro fizik ya da fizik konuşmayacağım burada. Söylemek istediğim, teknoloji gelişip Ay'ın diğer yüzünü yani karanlıkta kalan yüzünü görene kadar, Ay ile ilgili fikirlerimiz ve bilgilerimiz netti. Ancak karanlık yüzünü kesfettiğimiz de her şey değişti. Ay'ın tüm hikayesi ve Ay için tespit edilen bilimsel kanunlar bir anda yok oldu. Yeni bir hikaye ve yeni sorular başladı. Hala üzerinde çalışılıyor.
Manzara aynı ama açınızı değiştirdiğinizde manzaranız farklı oluyor. Başarı hikâyelerine de böyle odaklanmalısınız. Her açıdan görmeye çalışarak. O zaman ne kadar emek istediğini, ne kadar mümkün olduğunu ve ne kadar gerçek olabileceğini, yakın olduğunu anlayabilirsiniz. Her öykü kendi içinde mücadelesini ve emeğini saklı tutar. Siz bu detayları fark ettiğiniz anda, kendi öykünüz ile ilgili kararınızı verirsiniz. Başlamak ilk adım ama en önemli adımdır. Devam edebilmenin ilk kuralıdır çünkü. Başladıktan sonra manzaranızın derinliğine göre yol almalı, her defasında açınızı değiştirmelisiniz. Böylece kalıcı başarıya ve katlanarak büyüyen bir başarıya ulaşıp, ilham veren bir başarı öyküsünün kahramanı olabilirsiniz.
Başarmak zor bir eylem; ama imkansız değil. Başarmak kolay gözükür; ama başarmak için başladığın anda, 'başarı' kendi zorluklarını oluşturur. Aşılan her zorluk kademe kademe başka zorluklara kapı açar. Sizi sınar sanki. "Başarı" ile olan bu sınavı geçerseniz şayet, onunla aynı yolda akmaya ve kalıcı olmaya, özdeşleşmeye başlarsınız. Sonunda "başarı" ile adınız birlikte anılmaya başlar.
Unutmayın manzara aynı olsa da, bulunduğunuz yerden farklı gözükecektir. Her defasında yeni şeyler keşfetmek ve detayları yakalamak sizin elinizde. Hayata dair bakış açınızı da benzer şekilde hareket ederek boyutlandırabilirsiniz. Çoklu boyutlara açılan bir pencereniz olsun. Hayatın detaylarını da bu sayede yakalayın. Çünkü iyi de kötü de ayrıntıda saklıdır.
Tekrar odaklanın o başarı öykülerine. Benim bulunduğum noktadan yani buradan manzara farklı. Ya sizin bulunduğunuz noktada? Öykü değişti mi, yoksa öykü boyut mu kazandı? Gördüklerinize değil, görmediğiniz detaylara odaklanın. Manzarayı cazip kılan ve oluşturan onlar çünkü...