Bilim insanlarının en sevdiğim yanı hayatları boyunca fark ettikleri, yaşadıkları ya da gözlemledikleri ne varsa hepsini titizlikle not etmeleri. Hepsinin bilindik notları sonraları kitap haline geldiği için biliyorum bunu. Önemli, önemsiz ayırmadan her şeyi not ediyorlar hem de soruları ile birlikte. Bu onların sahip oldukları ortak bir disiplin bence. Başarılı bilim insanlarının ortak noktalarından biri bu.
Aslında bu onlardan feyiz alınması gereken bir özelliktir belki de. Çünkü yolculukları boyunca not aldıkları bu yazılar, onların zorlu yolculuklarının hikayesini oluşturuyor yani kendi hikayelerini yazıyorlar ve her zaman yanlarında taşıyorlar. Başarılı birçok insanın böyle düzenli yazdıkları bir küçük defteri olmuş aslında. Zamanla onları da gördük ve duyduk çünkü. Her biri kitap halini alarak kitapçı raflarında en çok satılanlar kısmında yerlerini aldılar. Çünkü bu insanların hikayeleri merak ediliyor, onların hikayelerinden kendi hikayelerini oluşturmaya çalışanlar olacak belli zaman sonra.
En güzel miras bu yazılanlar belki de. Bu da bir girişim sonuçta, ailelerine bu kitap satışlarından gelen telifleri düşünürsek çok da abartmış olmayız maddi anlamda da bir miras oluşturduğunu. Hele bir de filmi çekilirse katlanan miktarı siz düşünün. İşin bu tarafı bile yazmaya iter bence insanı. Kalıcı olmak böyle bir şey çünkü. Tüm başarı sırlarınız, fikirleriniz ve attığınız adımlar hepsi orada yazıyor olacak. Girişiminizin ya da buluşunuzun devamlılığı için, ilerisi için bu yazdığınız notlar elzem olacaklar. O notlarda hatalarınız da, yanlış tahminleriniz de olacak sonuçta ve tekrara düşmemek için bile yazmak doğru tercih olacak.
"Söz uçar, yazı kalır" boşuna denmemiş. Eski bir öğreti şöyle der; " Sen yaz, okuyan olmasa bile, bir gün anlayan olur." Burada yer alan ironi kişinin kendisine yönelik. Yani okunmak için yazma, kendin için yaz diyor aslında. Anlaması gereken ilk önce sensin. Emin olun bilim insanları da yazarken kendileri için yazıyorlardı. Her defasında fikirleri ile yüzleşebilmek için. Yoksa fikir deryasında pusulasız bir şekilde ya daireler çizerler ya da kaybolup giderlerdi.
Onların yazdığı gibi kendinize dair her şeyi yazın siz de. İlerleyişinizi bu sayede görebilir ve garanti edebilirsiniz. Kendi hikayenizle sürekli yüzleşmek sizin başarınızın çimentosu olacak. Siz isterseniz, bu asıl sırrınız ya miras olacak ya da sizinle beraber mezara taşınacak. Zaten çıkış amacınız okunmak değil, anlamak olduğu için bir kaybınız olmayacak. Ama isterseniz kitap haline getirerek siz, yeni bir girişim daha gerçekleştirip maddi bir artı daha kazanabilirsiniz. Tercih size kalmış.
Yazmak kalıcı bir eylem olduğu için önemli. Sizin eyleminiz, sizin kalıcılığınız. Sizin cümleleriniz... Hikayenizi oluşturan her bir cümle sizin fikirlerinizi ve eylemlerinizi taşıyor. Bu açıdan sizin yük boşalttığınız bir bellek gibi. Kayıt altına alınıyor. Bu sayede siz de yorulmamış oluyorsunuz. Zihniniz tazelenmiş oluyor, zihninizde yeni yerler açmış oluyorsunuz yeni fikirlere ilişkin.
Yazdığınız her şeyi öylece sayfalarda bırakıp geçmemelisiniz tabii ki. Dönüp neler yazdığınızı, hangi yolları kat ettiğinizi ya da edemediğinizi de okumalısınız. Bu sayede tekrara düşmez ve yazmanın amacına ulaşmış olursunuz.
Ben yazıyorum. Bu makaleler benim girişimim. Bir tür "Evraka"m. Aldığım eğitimler, edindiğim tecrübeler ve hala edinmekte olduğum deneyimler beni yazmaya itti. Yazdıkça ben de fark ediyor ve yeni fikirlere doğru yolculuğuma devam ediyorum. Yazma eylemi benim içinde kendime dair başladı ve hala özünde kendime dair. Ancak yazdığım alan paylaşmayı gerektiren bir alan. Dolayısı ile ben bu eylemimi sizlerle paylaşıyorum. Biliyorum ki bu sayede benim girişimim kalıcı oluyor.
Siz de kalıcı bir adım atın kendinize dair ve 'Hepsini Yaz'ın. Yazmak her başarının altında yatan sırlardan biri, bunu unutmayın...