Her çıkışın bir inişi vardır tabii ki. Bu noktadan hareketle tersi de doğrudur bu cümlenin yani her inişin de bir çıkışı vardır. Neden mi? Doğada süreklilik dengeye doğru çekilerek devam eder de ondan. Hiçbir şey sonsuza dek yükselmez, ya da sonsuza dek inmez. Her zaman kazanmazsın ve dolayısı ile sürekli olarak da kaybetmezsin. Denge kuralına aykırıdır bu. Ben söylemiyorum bunu, uzmanlar bilimsel çalışmalar ile bu sonuca varmış. Ben size sadece aktarıyorum bu bilgiyi.
Dengede kalmak çok önemli. Denge de süreklilik arz edemez. Dolayısı ile bu bir döngüdür diyebiliriz. İniş, denge, çıkış döngüsü. Hiçbiri sürekli değil. İşte bu her açıdan güzel bir haber. İnsanı pes ettirmeyen, umutsuzluğa itmeyen, dinlendiren, hırslandıran, düşündüren ve hazırlayan bir durumdur. Bu bilgiyi bilerek yaşamak hayatınızı kolaylaştıracak emin olabilirsiniz. Ruh sağlığınız dahil olmak üzere hayat kalitenizi artıracak bir bilgi bu.
Hazırlıklı olmak, bilinçli hareket etmek şartı ile tabii ki...
Daha önce ki yazımda bahsetmiştim; Başarısızlıklar da bile başarı söz konusudur. Çünkü asla en başa yani başladığınız yere dönemezsiniz. Artık o zaman geçmiştir, geldiğiniz yer başka bir başlangıç noktasıdır. Akıp giden bir zaman olduğu müddetçe bu durum hep böyle olacaktır. İşte bu yazımda da bahsetmek istediğim konu, diğerine paralel ilerlemekte.
Bir hedefiniz var, bir işiniz var, bir girişiminiz var, fikriniz var ve en başında ya da sonradan dibe doğru aşağıya çekilmeye başladınız. İşte bu nokta çok önemli. Elimizde var olan bilgi neydi? Bir şey hiçbir zaman sonsuza dek süreklilik arz edemez. O halde bu bilgiyi nasıl kullanmalıyız? Odak noktamız bu olmalı. Suya düşen bir insan panik yaparsa boğulur, çabalamazsa yine boğulur. O halde yapması gereken, panik yapmamak, suya teslim olmak, suyun indirdiği son noktayı (ki bunu gerçekten de hissedersiniz, kaldırma kuvvetini anladığınız an olacaktır bu) beklemek ve o anda var gücünüz ile bedeninizi yukarıya yani yüzeye itmek olacaktır. Sonra zaten su kişiye yardımcı olur.
Bu örnekten hareketle şunu söylemek mümkün,daha fazla ineceğiniz bir yer yok. Çünkü dip zaten adı üstünde diptir. Dibin dibi olmaz. Önemli olan dibe ulaşmak. O ulaşma anını sakince, panik yapmadan, sabırla beklemek. O an için teslim olmak... Dibi hissettiğiniz an ayaklarınızı rahat ve sağlam şekilde yere koyabilirsiniz. Sonra var gücünüz ile yukarı sıçramalısınız. Bir öncekinden daha iyiye ve ileriye gidebilme ihtimaliniz yüksek olacaktır.
Başarırken başarısızlığa dair stratejileriniz hep yedek olarak cebinizde olmalıdır. Başlarken de bu dibe dair olan bilgi, cebinizde olmalı. İndiğiniz kadar çıkacaksınız ama bence hedefiniz daha fazla çıkmak olmalı. Bir kat bile fazla olsa kâr olacaktır. O nedenle dibe varana kadar, yeni stratejiler geliştirebilirsiniz. Yan hedefler, planlamalar, yeni fikirler, yollar ve alternatifler oluşturabilirsiniz. Nasıl olsa dibe kadar inmeniz söz konusu ve bu zamanı ileriye yani çıkışa doğru kullanmak akıllıca olacaktır.
Diğer bir nokta dibe doğru çekilme durumunu nasıl anlarsınız? Dengeye geldiğiniz anda. Denge çok kritik bir yerdir. Dengeden sonra ya yukarı ya da aşağıya gidiş olacaktır çünkü. Denge bir dinginlik barındırır içinde. Durgunluk, aynılık, bekleme, sakinlik barındıran bir alandır. Bunlardan birini bile fark etseniz, hazırlıklı olmanız gerek. Dengenin itiş gücü kendisinde bulunmaz, siz bu gücün kaynağısınız. Denge herkesin tazelendiği ve değerlendirme yaptığı yerdir. O halde itiş gücüne ve yönüne siz karar verirsiniz. Dengede nasıl kaldıysanız ve denge zamanını nasıl değerlendirdiyseniz, itildiğiniz bölge de ona göre değişecektir. Dip ya da zirve. Bu doğanın kuralı.
Dibe doğru çekilmeye başladıysanız yani yönünüz dibe doğru olmuş ise iniş zamanını tıpkı denge zamanı gibi değerlendirmelisiniz. Umutsuzluğa kapılıp tüm stratejilerinizi hiçe saymamalı, tam tersi her birini gözden geçirmeli ve değerlendirmelisiniz. Dibe ulaştığınız an, yüzeye ve daha ötesine hazırlıklı olmuş olursunuz.
Dip bataklık değildir. Onu bataklık olarak algılayan bizleriz. Dibe inerken geçirdiğimiz sürecin etkisi bunda büyük. O neden ile bu sürece dikkat çekmeye çalıştım yazım boyunca. Zirveye çıkarken de aynı durum geçerli. Çünkü en başta belirttiğim gibi hiçbir şey sürekli ve garanti değil. Her şey değişken.
Dibin dibi yok, müjdeler olsun hepimize. Ama zirve de garanti değil, herkes orada misafir. Bu da bir müjde aslında, değişime açık ve hep dinamik olanlara müjde. Onlar kazançlı çıkacaklardır çünkü. Denge ise mola yeri, ileriye veya dibe yönelik sürecinize dair farkındalık yaratan bir yer. Bu da bir müjde. Kararın ve itiş gücünün, her şeyin kaynağının siz olduğuna dair bir müjde.
Bu müjdeler paketini bu yazımla size sunuyorum. Bardağın boş tarafını herkes konuşuyor çünkü, ben dolu tarafı konuşmak ve göstermek istedim.
Dipteyim, sondayım ama depresyonda değilim. Kurtaracak olan birine ihtiyacım yok. Çünkü sahip olduğum bir bilgi her zaman benimle; " Dibin dibi olmaz"...