Loading

Rakib-im !

Rekabet... İnsanoğlunun olduğu her yerde, her alanda var. Bir ateşleyici güç olarak insanlığı ileri taşırken, insanları içten çürütebilen bir kavram. Bu rekabeti kucaklayabilir misin?

Başarının dengesinde rekabet ateşleyici faktör. Bu ateşleyici ile baş etmek zor. Ancak rekabet ettiğiniz kendiniz iseniz denge ve kontrol her zaman sizde olacak demektir.

Rekabet olmasaydı bu çağa kadar insanoğlu gelemeyebilirdi dersem abartmış olmam sanırım. Konuya keskin bir cümle ile başladığımın farkındayım ama zaten konuşacağımız bu konunun kendisi iddialı. Ben size bu yazıda uzun uzun rekabeti anlatmayacağım tabii ki. Onunla daha doğar doğmaz tanıştığımız için hepimiz onu çok iyi tanıyoruz. Ben sizlere onunla nasıl aynı frekansta kalabileceğinizi, dengeyi nasıl koruyabileceğinizi anlatmaya çalışacağım. 

Rekabet keskin bir bıçak gibidir. Sizi güçlü kılar. Ateşleyici olarak ihtiyaç duyulan, ileriye taşıyan bir güçtür. Ancak fazlası ile ona teslim olmak tehlikeli olabilir. Eskilerin dediği gibi 'Her şeyin fazlası zarardır'. O nedenledir ki 'tatlı rekabet' diye bir kavram türettik. Bu da rekabetin acı yanlarını tecrübe ettiğimizin göstergesidir. Peki bu keskin bıçak ile nasıl dengeyi bulacağız ve koruyacağız? Bunun için birçok başarı öyküsüne bakabiliriz. Bu öykülerden biri şöyle diyor; ' Ben kendi rakibimi kendim yarattım. Yani karşıma çıkmasını istediğim rakibi ben belirledim ve besledim. Bu sayede kontrollü ve tüm sektörü ileriye taşıyacak tatlı rekabetler oluşturdum'.  Bu biraz politik gibi görünebilir size. Doğrudur, çünkü tarih boyunca birçok devlet bu stratejiyi izlemiştir. Büyük firmalar, girişimciler de bunu örnek alarak kendi hikâyelerinde bu durumu kullanmışlardır. İşe yarar mı derseniz evet, yaramış ki bugün başarı öykülerini dinliyoruz. Ancak bunu yapabilmek inanılmaz bir istikrar, strateji, farkındalık ve güç ister. Bu da her zaman mümkün olmayabiliyor. Koşulları sağlamak ve koşulların kontrolünü de sağlamak çok zor olabilir. 

Peki başka bir öykü yok mu bu rekabet dengesine ilişkin? Var, rakibiniz kendiniz olabilirsiniz mesela. Kulağa tuhaf gelmiş olabilir ama denge ve kontrolü sağlamak konusunda en kolay yapabileceğiniz şey bu olabilir. Rakip tanımayın yani kendinizle rekabet edin, başkalarını saf dışı bırakın. Rekabet yarışı kendinizle olsun. Bu sayede sürekli kendinizi aşmaya çalışacağınız için rekabet sizin için ileriye taşıyan bir ateşleyici olacaktır. Tehlikeli kısmı ise tamamen kontrolünüzde olacak ve dengeyi sağlamış olacaksınız. Bu noktada bulunduğunuz alandaki diğer kişileri anlamsızlaştırmıyorsunuz, dikkatinizi çekmek isterim. Aslında onların anlamlı ya da anlamsız olması ile ilgilenmiyorsunuz. Onları özgür bırakıyorsunuz. Bu sayede kendinizle ilerliyor, kendinizle rekabet ederek büyüyorsunuz. Bu da kendinizi yenilemenize, değişmenize, tekrara düşmemenize sebep oluyor. Sürekli dengede ve kontrolde kalabiliyorsunuz. 

'Rakib-im' diyorsunuz. Rakip yine benim şeklinde düşünebilirsiniz. İnanın bu yol iç huzurunuzu koruyacak, sakin ve emin bir yol. İnsan kendisi ile rakip olduğunda fazlası ile iyi olmaya yönelik mücadele verecektir. Kendi sınırlarını zorlayacak ve sonunda gelişmeye başlayacaktır. Şöyle düşünün; spor yapmaya başladınız. Eğer spor salonunda yıllardır kendini spora adamış ve vücudu sağlıklı ve harika görünen birini kendinize rakip olarak alırsanız, çok fazla hırslanarak, kendinize yüklenerek o kişiye yetişeceğim diye vücudunuzu harap edebilir ve sağlığınızla oynayabilirsiniz. Çünkü insanoğlu rekabette, rakibinin geliş yoluna, karşılaştığı zorluklara, verdiği emeğe vs. pek bakmıyor. Sadece karşısında duran mevcut durumuna bakıyor ve rekabete başlıyor. Bu da her zaman sağlıklı sonuçlar doğurmuyor tabii ki. Öykünün ortasından hatta sonundan itibaren rekabete başladığınız için zararı size oldukça fazla dokunuyor. 

Oysa en başta yola çıkarken rakip olarak 'kendinizi' belirlerseniz emin olun spor salonunda gördüğünüz o sağlıklı vücut yapan kişiden daha gösterişli ve daha sağlıklı olabilirsiniz. Sonuçta sizin beden yapınız, sizin kendinizle rekabetinize daha doğru cevap verecektir. Oysa diğer kişinin beden yapısı ve özellikleri girecek olduğunuz rekabette sizi biraz daha geriden başlatacak ve odak noktanızı kendi vücudunuzdan uzaklaştırarak sağlığınıza zarar vermeye başlayacaktır. 

O nedenle her şey nasıl kendinizde başlayıp kendiniz de bitiyorsa, rekabet için de bu durumu düşünebilirsiniz. Rakibiniz olmasın. Rakib-im dediğiniz siz olun yani ben bana rakibim deyin. 

Bırakın diğerleri kendi aralarında rekabet ede dursunlar. Birbirlerini elesinler, tüketsinler. Siz aradan hep sıyrılıp ilerleyeceksiniz emin olun. Çünkü onlar yarış kulvarında ilerlerken siz kendi kulvarınızı yaratmış ve engelsiz bir koşu yapıyor olacaksınız. 

Kendinizi aşmak sizi daha güçlü kılacak, özgüveniniz artacak ve bu sayede riskleri daha rahat göğüsleyerek ilerleyeceksiniz. Kontrol sizde olacak, sürekli dengede olacaksınız.  

Rekabeti yeniden tanımlayarak özgün olun, rakibiniz kendiniz olun. Kendi ile rekabet eden aklı ve duyguları ile bir denge tutturmuş demektir. Çünkü bütün kuralları kendi koymuştur ve bunlara riayet etmiştir. Öz bir disipline sahiptir. 

"Rakib-im kendimim. Ben kendime rakibim. Kendimi yenmem söz konusu değil, kendime yenilmem de öyle. Kendimle birlikte başarırım ya da birlikte kaybederim. Ancak başka rekabet yollarında savrulmaktansa daha emin olduğum bu yolda kaybedecek bile olsam yeğlerim" diyenlerden olun. 

Bu rekabetlerin en tatlısı olacaktır...

Çimen AKGÜN
Standart Üye / 67 Yazı / 149,6K Okunma

25 Aralık 1985 İzmir iline bağlı Ödemiş ilçesi doğumluyum. Haliç Üniversitesi Tiyatro Bölümü yüksek lisans mezunuyum. Lisansım Uludağ Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi olup, ilk yüksek lisansım ise Adlı Tıp alanıdır. Hukuk dalları üzerine KPSS, SMMM ve Açık öğretim kurslarında 8 sene öğretmenlik yaptım, Adlı Tıp alanında da hukuk üzerine çalışmalar yaptım. Lise hayatımdan beri uğraştığım tiyatro alanında akademik olarak yer almak için 2012 yılında konservatuar sınavlarına girerek bu alanda tezli yüksek lisansımı tamamladım. Kedi sahne sanatları tiyatrosunda oyuncu olarak yer almaktayım. Oyunculuk mesleğim içersinde bir çok tiyatro ve dizi içinde yer aldım. Aynı zamanda da profesyonel dans eğitmeniyim. Yaşam koçluğu, motivasyon koçluğu, kişisel gelişim uzmanlığı ve yaratıcı drama eğitmenliği yapmaktayım. Yazmayı çok seviyorum. Şiir yazan, şarkı sözü yazan, okuyan, araştırmacı bir kişiyim.


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST