Hayallerinizi gerçekleştirmek için öncelikle onları fikirlere dönüştürmelisiniz. Yani detaylandırmalı, sağlamlaştırmalı ve somut hale getirmelisiniz. Sonrasında hayata geçirmek için, bu fikirlerle "havayı" koklamanız gerekecek. Aslında işin özü şöyle; fikirleri oluştururken de, hayata geçirirken de nabız yoklamalı, hedef kitlenize odaklanmalı, bu kitleye yönelik benzer fikirleri incelemelisiniz. Birkaç kişi üzerinde, ki bu kişiler hedef kitleniz içinde yer almalıdır, fikirlerinize dair denemeler, hafif durum değerlendirmesi ve düşünce alma teknikleri uygulamalısınız. İşte bu "havayı koklamak" tır.
Doğada da böyle. Canlıların tipik bir özelliğidir. Hayatta kalmak ve var olmaya devam etmek için bunu kullanırlar. Siz de doğanın parçasısınız ve bu özelliği atalarınızdan miras alarak bu döneme geldiniz. Niçin kullanmayasınız?
Strateji yönetiminin temelinde de bu vardır. Bölgeyi tanımak için, hedefi tutturmak için, sabırla bekler ve havayı koklarsınız. Bir marka reklamının, bir filmin, bir ürünün, bir kararın ve benzeri durumların zamanlamasının buna göre belirlenmesi boşuna değildir.
Bu noktada önemli olan fikirlerin sabit olmamasıdır. Havayı koklarken doğru kokuyu fark edip, o yöne fikirlerinizi evirmelisiniz. Tüm duyularınızı o noktaya yönlendirmeniz ve yeni bir strateji geliştirmeniz gerekebilir çünkü. Burada küçük bir not düşmek isterim; kötü kokular çabuk fark edilir. Dolayısı ile yanlış yolda iseniz erkenden anlamış olursunuz. Tabii ki "havayı koklama" işine odaklandıysanız.
Fikirlerin sabit olmamasının nedenlerine dönecek olursak tekrar, bir diğer sebep koşulların değişken olabileceğidir. Hedef kitleniz kendi içinde bir çeşitliliğe sahiptir çünkü. Fikirlerin; bu duruma ayak uydurması, değişime açık olması ile mümkündür. Tabii ki akılcıl ve tutarlı yönde. Gerekirse sıfırlanabilmesi ve yeni baştan oluşturulabilmesi için.
Bugünün kalıcı ve büyük fikirleri, kokladıkları havanın eseridir. Doğru koklamak ya da kokuyu bulmak maharet ister. Bunun için önce fikirlerinize güvenin. Garantisi sizsiniz aslında. Bu fikrin sizde oluşması, hedef belirlediğiniz kitlenin ya da alanın etkisi iledir. Değişebilen, yenilenebilen ve hareketli bir döngüdür bu. Bu fikir, onlara yönelik, yine onların etkisi ile açığa çıkmıştır çünkü.
Siz bunu düşünerek yola çıkarsanız eğer, hedef kitleniz ya da alanınız sizi yanıltmayacaktır. Aksine size yön verecek ve belki de fikrinizi geliştirip, zenginleştirecektir.
Her yeni fikir, iyi ya da kötü, kendi alanında çığır açar. Bunun büyük ya da küçüğü olmaz. Kendinden sonra gelecek fikirler, rakip veya destekleyen gelişmiş halleri ile yeni fikirler olarak karşınıza çıkacaktır. İşte kalıcılık yarışı asıl o zaman başlar. Kayda değer olmak, doğru analiz etmek ile mümkündür.
Fikirlerinize güvenin, duyularınızı harekete geçirin, algınızı açık tutun ve doğru frekans ayarını tespit edin. Gerisi zaten size cevap vererek, fikirlerinize rota belirleyecektir.
Yeter ki hava doğru koklansın ve fikirler eylemlere dökülerek hayata geçirilsin...